Ana Sayfa / Mehmet Pamak / Makale (sayfa 11)

Makale

TC resmi ideolojisinin dini dışlayıp düşman sayan laiklik anlayışı Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa değil sadece İslam’a karşıdır.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) Başkanı Mehmet Pamak’ın, Necdet Sezer’in İsrail ziyareti sırasında kippalı Milletvekillerine hitap etmesi ve Filistin Hükümetine karşı takındığı İsrail yanlısı tutumu hakkında, Basına yaptığı açıklama: “Öncelikle TC’ye egemen oligarşinin ve dayattığı resmi ideolojinin, İslam’a ve Müslümanlara karşı düşmanca tutumunun süreklilik arz eden bir tavır olduğunu biliyoruz. TC resmi ideolojisinin dini dışlayıp düşman sayan laiklik anlayışı Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa değil sadece İslam’a karşıdır. Bu sebeple karşıt oldukları da tüm dini semboller değil, sadece İslami sembol, değer ve şiarlardır. Tıpkı taklit ettikleri Batıda olduğu gibi. Bugün Avrupa’da bir çok ülkede öğretmen ve memurların başörtüsü bağlamalarının yasak, kippa ...

Devamı »

İslam’a Yönelik İç ve Dış Saldırılara Karşı Tepkiler ve Tutarlılık

Bilindiği üzere soğuk savaş dönemini müteakip, yüce dinimiz İslam ve Müslüman halklar, Batılı egemenler tarafından düşman ilan edildi. Bu sebeple kimi ABD ve AB yetkililerinin ağzından açıkça ifade edildiği üzere “Haçlı Seferi” adı altında çok yönlü ve çok boyutlu saldırılar yapılıyor. İslam’a ve Müslüman halklara yönelik, işgal, istila, işkence, tecavüz, sömürü ve dönüştürmeye yönelik birçok proje ve operasyonlar ardı ardına uygulamaya konuluyor. Başta Kur’an’ımız ve Aziz Peygamberimiz olmak üzere, mukaddes değerlerimize en çirkin hakaretler “düşünce ve basın özgürlüğü” kamuflajı altında ahlaksız bir cüretkârlıkla gerçekleştiriliyor. Dibe vurmuş, iflas etmiş, İslam ile eşit şartlar altında yarışma takati ve cesareti kalmamış Batı medeniyeti, ...

Devamı »

Kur’ani İbadet Kavramını Hayatımızın Merkezine Oturtmalıyız!

İlk Kur’an neslinin, Kur’an’a, okumak, anlamak ve yaşamak amaçlı doğru bir yaklaşım içinde olmaları, doğrudan Kur’an’dan beslenmeleri ve Kur’an’dan öğrendiklerini hemen hayata taşıma duyarlılığı içinde olmaları, Kur’ani ibadetler kavramını hayatın merkezine oturtmaları sebebiyle, Kur’an ve ibadetler onlarda büyük bir inkılap meydana getirmişti. İlk Kur’an neslinde var olan ve göz ardı edilmemesi gereken bir başka önemli husus da, ibadetlerimizin bütünlük içinde anlam kazanmaları ve ancak bu kulluk bütünlüğü içinde, diğer ibadetlerin de katkısı ile gerçek arındırıcı fonksiyonlarını ifa etmeleridir. İbadetler, ancak bütünlük içinde yerine getirildikleri zaman hayatı inşa edebilmekte, birbirini beslemekte, birbirlerinin tesirini de arttırıcı katkılarda bulunmaktadırlar. Kitabı ve İbadetleri Parçalara ...

Devamı »

“İbadet” Kavramındaki Eksen Kaymasının Yol Açtığı Erozyon

İslami kimlik ve ilkeler alanında yaşanan geleneksel ve modern savrulmaların arka planında pek çok unsur yer almakta ve bu tür tahrif ve tahrip edici, saptırıcı etkenlerin tesiri altındaki süreçlerde Müslümanların İslam anlayışlarında büyük bozulmalar meydana gelmektedir. Gerek muharref geleneğin, gerekse modern kirlenmelerin yaygınlaşmasına ve yer tutmasına yol açan işte bu tür temel etkenlerin en önemlilerinden birisi de, Kur’an’dan kopuk ve bütünlükten yoksun bir ibadet algısının ortaya çıkması, sonuçta da ibadet kavramının eksen ve anlam kaybına uğramasıdır. Yaratılış Gayemiz Olan İbadet Kavramında Yaşanan Büyük Değişim Rabbimiz, “İnsanları ve cinleri yalnız bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım”1 ayetiyle, yaratılış gayemizin “sadece kendisine ...

Devamı »

Şemdinli, Görünür Devletin Himayesinde Bir Derin Devlet Operasyonu mudur?

Halkının İslami kimliğine, değerlerine düşman, etnik ayrımcılığa dayalı ırkçı sistemin kurucu kadroları baştan itibaren, halktan gelebilecek tepkilerin korkusu üzerine politikalar oluşturmuşlardır. Halkına ve halkının değerlerine dayanmayan eğreti devlet yapısının çökeceği paranoyası ile sürekli teyakkuz halinde yaşamaktan kaynaklanan hukuksuzluklar üretmişlerdir. Bu sebeple görünen devletin despot politikaları ve keyfilikleri ile yetinmeyip, bir de derin illegal yapılanmalarla sürekli terör estirmişlerdir. Genelde her kesimden muhaliflere ve öncelikle de İslam’a karşı bastırma ve yok etme siyasetinin uzantısı olarak gelenekselleştirilerek sürdürülen derin politikalar, özelde de Kürt sorununun üstesinden gelinmek için sürekli başvurulan bir yönteme dönüşmüştür. “Öteki” ile savaşın, oligarşinin hakimiyetini sürdürmenin en yaygın ve en etkili ...

Devamı »

Deriniyle, Görüneniyle Devlet Aynı Devlettir, Sahibi ve Hakimi Oligarşidir

Ülkemizde, saltanattan Cumhuriyete geçiş sürecinde, saltanatı devralıp “Cumhuriyet” kamuflajı altında sürdüren asker önderliğindeki oligarşi, halka rağmen tepeden dayattığı bu dönüştürme, sekülerleştirme, batılılaştırma projesinin gereği olarak; İslami kimlik, İslam hukuku ve ümmet anlayışını düşman ve tehdit olarak ilan ederek işe başladı. Ülkemizi işgal için gelen ve daha sonra kovulduğu iddia edilen emperyalist Batının seküler kültürü ise, İslam’dan boşaltılan yere şiddete dayalı politikalarla, hem de emperyalistleri kovma mücadelesi vermiş halkların kanı akıtılarak, zorla ikame edildi. İşte bu ülkenin, bütün sorunlarının kaynağında yer alan en temel sorununu, kurulan yeni devletin yapılanmasına dayanak teşkil eden bu zihniyet oluşturmaktadır. Halka rağmen kurulan Batıcı ulus devlet, ...

Devamı »

İslam Ve Batı Düşüncesinde İnsanın Tanımı

Yeryüzünün, hatta bir bakıma evrenin ve yaratılmışların, yüklendiği emanet ve hilafet misyonu, yaratılışı, diğer yaratılmışlarla ilişkileri ve sorumlulukları bakımından merkezini insan oluşturmaktadır. Hayatın merkezinde insan yer almaktadır. Yeryüzündeki her şey insanın emrine tahsis edilmiş, insanın konumuna ve ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiştir. Yaratıcının planladığı düzende, insana biçilen konum işte böyle önemli ve şerefli bir konumdur. Bu sebeple, insanın tanımı ve konumu ile ilgili bilgi, çok önemli ve belirleyicidir. Eğer bu bilgide isabet kaydedilememiş ve insan doğru tanımlanıp, yaratıcının öngördüğü doğru konumuna oturtulamamışsa, yani insanın tanımı ve konumunu belirlemede zanna dayalı yanlış bilgilerle bir sapmaya yol açılmışsa, yeryüzündeki hiçbir şey hakkında doğru, ...

Devamı »

Batının, İslam’I Ve Müslümanları Sekülerleştirme Projelerine Yerli Destek

Misyonerlik, dinler arası diyalog, yasaklar, baskılar ve Diyanet kıskacında bulunan Müslümanlar ve İslam, esas darbeyi, egemen sistemden ve kimi İslami cemaat, vakıf, dernek ve ilahiyatçı akademisyenlerden alıyor. Batının, İslam’ı ve Müslüman halkları sekülerleştirmeyi amaçlayan küresel projelerine ve bunun mütemmim cüz’ü olan misyonerlik faaliyetlerine hız verilen bir süreçten geçiyoruz. İşte bu süreçte, yerli egemenlerin, kimi cemaat, dernek ve vakıfların ve pek çok ilahiyatçı akademisyenin bu tür projelere destekçi konuma sürüklendiklerini ibretle izliyoruz. Bir çok cemaat, vakıf ve dernek, çeşitli hesaplarla, bu dönüştürme projelerine destekçi konumuna ve işbirliğine doğru savruluyor. Bu tür çevreler, Papalık, Kilise kuruluşları, Amerika, AB ve bunların çeşitli kurum ...

Devamı »

İslami Kimliğimize, Değerlerimize Yönelik Dış Saldırılara Tepki, İçtekine Karşı Suskunluk Büyük Çelişki Ve Zaaf Oluşturuyor

Bilindiği üzere soğuk savaş dönemini müteakip, yüce dinimiz İslam ve Müslüman halklar, cahili Batı medeniyeti tarafından düşman ilan edildi. Bu sebeple kimi ABD ve AB yetkililerinin ağzından açıkça ifade edildiği üzere “haçlı seferi” adı altında çok yönlü ve çok boyutlu saldırılar yapılıyor. İslam’a ve Müslüman halklara yönelik, işgal, istila, işkence, tecavüz, sömürü ve dönüştürmeye yönelik birçok proje ve operasyonlar ardı ardına uygulamaya konuluyor. Başta Kur’an’ımız ve Aziz Peygamberimiz olmak üzere, mukaddes değerlerimize en çirkin hakaretler “düşünce ve basın özgürlüğü” kamuflajı altında ahlaksız bir cüretkârlıkla gerçekleştiriliyor. Dibe vurmuş, iflas etmiş, İslam ile eşit şartlar altında yarışma takati ve cesareti kalmamış Batı ...

Devamı »

‘Ey İman Edenler İman Edin…’ Ayetinin Işığında Halimizi Sorgulamak

Ne oldu da, ilk Kur’an neslinde muazzam bir inkılaba yol açan, onlara izzet, şeref ve onur kazandıran Kur’an ve ibadetler biz de aynı sonucu doğurmuyor? Neyi kaybettik, hangi yanlış tercihlerde bulunduk ve hangi savrulmaları yaşadık da bugünkü zillete sürüklendik? Hem de elimizde, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere indirilmiş, şeref ve izzet kaynağı muhteşem bir Kitap, Kur’an varken… Hangi hatalar bizi bu zillete sürükledi ve hangi sebeple bir türlü o ilk neslin onurlu temsiline yaklaşamıyoruz? Neden Kur’an ve ibadetlerimiz bizde bir değişim, bir inkılap meydana getiremiyor? Hem de kitap aynı kitap, ibadetler aynı ibadetler olduğu halde… Ümmet olarak bu hale neden ...

Devamı »

İbadet

Hayatın Gayesi Olan “İbadet” Kavramında Meydana Gelen Eksen ve Anlam Kaybının Yol Açtığı Büyük Erozyon İslami kimlik ve ilkeler alanında yaşanan geleneksel ve modern savrulmaların arka planında pek çok unsur yer almakta ve bu tür tahrif edici, saptırıcı etkenlerin tesiri altındaki süreçlerde Müslümanların İslam anlayışlarında büyük bozulmalar meydana gelmektedir. Gerek muharref geleneğin, gerekse modern kirlenmelerin yaygınlaşmasına ve yer tutmasına yol açan işte bu tür temel etkenlerin en önemlilerinden birisi de, Kur’an’dan kopuk ve bütünlükten yoksun bir ibadet algısının ortaya çıkması, sonuçta da ibadet kavramının eksen ve anlam kaybına uğramasıdır. Rabbimiz, “insanları ve cinleri yalnız bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım” ...

Devamı »

İdeolojik Yargı

İdeolojik, tarafgir, keyfi yargı; bir ârâz mı, yoksa tarihi arka plana uygun doğal bir sonuç mu? Şüphesiz, yargı sisteminin bu derece siyasallaştığı, yargıç ve savcıların büyük çoğunluğunu, en fazla etkileyen ve yönlendiren şeyin hukuk ve kanunlar yerine resmi ideoloji olduğu böyle başka bir ülkeye yer yüzünde rastlamak, herhalde mümkün değildir. Türkiye’de, “hukukun üstünlüğü” yerine “üstünlerin hukuku”nun egemen kılındığı, güçlünün haklı sayıldığı, “köpeklerin salıverilip taşların bağlandığı”, haksızlık, zulüm ve keyfiliklere hukuk kılıfının kolaylıkla geçirildiği, hukukun gukuk haline dönüştürüldüğü ve derin güçlerin güdümünde “Yargıç Hakimiyeti”nin tesis edildiği, bu sebeple parlamento çoğunluğunu teşkil eden iktidar partisi millet vekillerinin bile, haklı olarak, yargıya güvenmediklerini ...

Devamı »

Atalar Dini

İnsanların çoğunluğu, düşünce, inanç ve hayat tarzlarını, büyük ölçüde atalarından, babalarından tevarüsen devraldıkları gelenek, kültür ve tarihi birikimle oluştururlar. Tarihi birikimi ya da geleneği, eskilerden devraldıkları örf ve adeti, din anlayış ve uygulamasını, hakikatle mutabakatını, doğru olup olmadığını araştırmaya gerek duymaksızın olduğu gibi sürdürmeyi tercih ederler. Miras olarak kendilerine intikal eden inanç ve ibadete dair bu birikimi, kör bir taklit ve taassupla doğru kabul edip, tartışmaktan uzak dururlar. İnsan, doğduğundan itibaren bu atalar kültürü ile iç içe ortamlarda büyür ve onu kanıksar, kutsal kabul eder ve sorgulama ihtiyacı duymadan taklit eder. Yüzyıllardır dönen çarkın bir dişlisi, içine doğduğu cahili kültürün ...

Devamı »

Kürt Sorunu Nasıl Oluştu, Adil Bir Çözüme Nasıl Ulaşılabilir?

Mustafa Kemal’in 1920’lerdeki sözleri Kürtlere vaatlerle doluydu. Kürtlerin haklarının adaletle teslim edileceği İslami bir sistemin kurulacağı da bunlardan biriydi. Mesela 1 Mayıs 1920’de TBMM’de yaptığı bir konuşmada açıkça şunları söylüyordu: “Meclis-i alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anasır-ı İslamiye’dir, samimi bir mecmuadır… Binaenaleyh muhafaza ve müdafaasıyla iştigal ettiğimiz millet1 bittabi bir unsurdan ibaret değildir. Muhtelif anasır-ı İslamiye’den mürekkeptir. Bu mecmuayı teşkil eden her unsur-u İslam, bizim kardeşimiz ve menafii tamamen müşterek olan vatandaşımızdır ve yine kabul ettiğimiz esasatın ilk satırlarında bu muhtelif anasır-ı İslamiye ki; vatandaştırlar, yekdiğerine ...

Devamı »

İslam’ı Sekülerleştirme Projeleri ve Mazlumder’in Dönüşüm Serüveni – 2

Mazlumder Genel Başkanı’nın Haksöz‘de yayınlanan yazısındaki ifade ve itirafların değerlendirmesini yaparak ve bu örneklikten hareketle, dünyevileşen, seküler dönüşüm geçirip modern hurafelere doğru savrulan İslami çevrelerin fikri yapılarını ve dönüşüm serüvenlerini değerlendirmeye devam edelim. Sekülerleşme riskine karşı uyarıların, Mazlumder’deki savrulmanın tahliliyle yapılmasının sebebi, emperyalist sekülerleştirme projelerinin, demokrasi ve seküler insan hakları değerlerinin kamuflajı altında uygulanması, Mazlumder’in de bu değerleri esas alması ve üstelik bu anlamdaki seküler savrulmayı yaşayan birçok çevre ve şahsiyetin de Mazlumder’e destek veriyor olmasıdır. “Entegrizm”, Sekülerleşmenin Bahanesi midir? Mazlumder Genel Başkanı’nın yazısında yer alan bazı ifadeler de şunlardır: “Batı’da İslam dünyası ile ilgili planları sekülerleştirme çabalarından ibaret sanmak ...

Devamı »

İslam’ı Sekülerleştirme Projeleri ve Mazlumder’in Dönüşüm Serüveni – 1

Konunun Önemi ve Eleştiri Sorumluluğunun Büyüklüğü Arzda fesat çıkaran Emperyalist devletler ve yerli işbirlikçileri, çıkarlarına uygun “yeni dünya düzeni”ni oturtmak için, sömürü ve zulme dayalı sistemlerinin sonunu getirecek tevhidi bir uyanışın önünü kesmeye çalışıyorlar. Bir yandan, ümmet içindeki tevhidi uyanış ve direniş öbeklerini, “terörist” diye damgalayıp şiddete dayalı terörist politikalarla yok etmek, diğer yandan da direnişi motive eden güç olarak tanıdıkları Kur’an’a dayalı sahih İslam algı ve anlayışını tahrif etmek istemektedirler. Gerek liberal, modern dönüşümler geçirmiş yerli ilahiyatçı akademisyenleri, entelektüelleri ve STK’ları kullanarak, gerekse kendi yetiştirdikleri müsteşrikleri ve bu tür çabaları fonlayacak finans kuruluşlarını seferber ederek, İslam dini adına egemen ...

Devamı »

İslam’ı Sekülerleştirme Projelerinde Muhafazakar Cemaat ve STK’ların Rolü

Batı’nın, İslam’ı ve Müslüman halkları sekülerleştirmeyi amaçlayan küresel projelerine ve bunun mütemmim cüz’ü olan misyonerlik faaliyetlerine hız verilen bir süreçten geçiyoruz. İşte bu süreçte, yerli egemenlerin, kimi cemaat, dernek ve vakıfların ve pek çok ilahiyatçı akademisyenin bu tür projelere destekçi konuma sürüklendiklerini ibretle izliyoruz. Bir çok cemaat, vakıf ve dernek, çeşitli hesaplarla, bu dönüştürme projelerine destekçi konumuna ve işbirliğine doğru savruluyor. Bu tür çevreler, Papalık, Kilise kuruluşları, Amerika, AB ve bunların çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla ilkesiz ilişkiler kuruyorlar. Bir çok Müslüman aydın ve akademisyen, zaten bir süredir yaşadıkları değişimle sekülerleşme istikametinde kat ettikleri mesafeyi, elde ettikleri birikim ve tecrübeleri, çıkar ...

Devamı »

AB-Türkiye Arasında Müslümanlar ve İslam

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, 200 yıllık Batılılaşma sürecinin son halkasıdır Türkiye, Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet aşamalarından geçen yaklaşık 200 yıllık Batılılaşma sürecinin son noktası olarak AB’yi hedeflemiş bulunmaktadır. Bu süreç aynı zamanda Türkiye’nin modernleşme serüvenini oluşturmaktadır. Arnold Toynbee’nin ifadesiyle bu süreç, “Türkiye’nin kültür ve medeniyet değiştirme süreci”dir. Şerif Mardin de bu serüveni, “Türk modernleşmesi, Türkleri İslam kültüründen uzaklaştırma çabasıdır” diye özetler.1 Çünkü Türkiye insanı bu süreçte, Allah-insan-kâinat ilişkisini vahyin belirlediği ölçünün dışında algılamaya, insanı kulluk konumundan çıkarıp ilahlaştıran bir sapmaya, heva ve zanna tabi olmaya zorlanmıştır. İnsanı merkeze oturtup ilahlaştıran, ilahi olanla bağlarını koparan seküler Batı kültürü istikametinde dönüşüme ...

Devamı »

Felluce Katliamı ve Sorumluluklarımız

Küresel terörizmin temsilcisi emperyalist katiller, İslam coğrafyasına ve Müslüman halklara yönelik saldırılarını, vahşetin dozunu arttırarak sürdürüyorlar. Felluce’de camiler bombalandı, Musul’da Bağdat’ta bombalama sürüyor. Türkiye ve diğer işbirlikçi yönetimlerden destek alan katil uçaklar ve katil ordular ırak semalarını kirletmeye, Müslüman halklara bomba yağdırmaya devam ediyor. Masum insanlar, Müslüman halklar küresel katillerce hunharca katlediliyor. Kadınlar, çocuklar, sivil halklar, yüz bini aşkın insan işgalci devletler tarafından acımasızca öldürüldü ve sürekli öldürülüyorlar. Aslında batı medeniyeti (!) bu vahşetle gerçek yüzünü ortaya koyuyor; işgal, istila, sömürü, katliam, tecavüz ve işkencelerle kendi kimliğini tanıtıyor… Barbar kapitalistler ve işbirlikçileri tarafından; doğrudan ve cüretkârca, bütün kutsallarımıza ve İslami ...

Devamı »

T.C.’de Eğitim: Kemalizm’in Halkı Dönüştürme ve Tek Tipleştirme Aracı

“Bir türlü çözülemeyen, katlanarak geleceğe devredilen sorunları ile, ‘eğitim sistemi’, eşitsizliği, adaletsizliği, otoriteyi ve tahakkümü esas almış, özgüvenini kaybetmiş, kişiliği bastırılmış ve geleceği karartılmış bir gençlik oluşturmuştur. Ülkemizde bölgeler, bölgelerin şehirleri ve şehirlerin semtleri, semtlerin okulları arasında eğitimden yararlanma ve çocukların başarılı olma düzeyleri bakımından kolay kapanmayacak uçurumlar oluşturulmuştur. Ülkemizde ailelerin gelir düzeyleri, -zengin/yoksul farkı- çocukların aldığı eğitimi doğrudan etkileyebilmekte ve bu anlamda büyük adaletsizlikler yaşanmaktadır. Bir yanda özel okullarda 15-20 kişilik sınıflarda eğitim verilirken, devlet okullarında 50-60 kişilik sınıflarda eğitim yapılmakta, üstelik parası olan ailelerin çocukları ayrıcalıklı okullara, üniversiteye hazırlık kurslarına gitmekte ve fakir aile çocuğu olan yaşıtlarından birkaç ...

Devamı »