Bilindiği üzere cahiliye dönemimde “Türk-İslam sentezini esas alan milliyetçilik ideolojisi”nin önde gelen bir müntesibi idim. O süreçte Maliye Bakanlığında Gelirler Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaparken darbecilerin oluşturdukları Danışma Meclisinde Çanakkale Üyesi olarak yer almıştım.
Ancak daha meclisteyken, hazırlanmasına katkıda bulunduğum laik TC anayasasına bile red oyu kullanmıştım. Üstelik daha sonra da bu anayasaya oy verilmemesi için çaba göstermiştim. Bu cahiliye dönemimde bile bugünün Müslümanlarının çoğundan daha ilkeli davrandığım için olsa gerek samimi arayışım Rabbimin lutfuna Mazhar olup tevhidî imanla buluşmuş ve laik parlamentoda bulunmaktan da tevbe etmiştim.
Benim ancak orada bulunmaktan tevbe ederek müslim olduğum laik parlamentoya ve laik partilere bugünün tevhidi uyanış süreci bakiyesi Müslümanlarının çoğunluğu koşarak ve ibadet bilinciyle gidiyorlar. Benim 12 Eylül darbesini ve laik kemalist anayasasını reddedip Müslüman olmamı o gün alkışlayan tevhidî uyanış süreci bakiyesi grupların ve öncülerinin çoğunluğu, ibretlik bir tevafukla yine aynı güne denk gelen 12 Eylül 2010 tarihinde referanduma sunulan aynı laik kemalist anayasayı bir kaç değişiklikle sürdüren anayasanın yapımına iştirak edip tam sayfa gazete ilanları ve ortak açıklamalarla destek verdiler. Üstelik sadece kendileri “Evet” oyu vermekle de kalmadılar, sadece Kur’an’a çağırmaları gereken davetin muhataplarını da tüm Müslümanları da şirk anayasasına oy vermeye çağırdılar. Bu destekleriyle aynı zamanda yeni bir darbenin de mimarları oldular. Çünkü Fethullah çetesiyle birlikte yaptıkları bu yeni anayasa FETÖ’nün 15 Temmuz darbesine giden yolu açmış oldu.
Üstelik ben daha laik meclisteyken sorgulamaya başlayıp yaklaşık dört yıl sonra da kitap nedir iman nedir bilmeyen halimden kurtularak tevhidî imana ulaşırken, tevhidî uyanış süreci grupları ve öncüleri olarak bilinenler, benim tevbe ettiğim hâle ibadet bilinciyle koşup ikinci darbe anayasası olan laik kemalist 12 Eylül 2010 anayasasına oy verdikleri için hiç bir pişmanlık ve tevbe emaresi dahi ortaya koymadan 12 yıldır aynı batıl bataklıkta ve aynı savrulma çizgisinde, büyük yozlaşmalara yol açma bahasına ısrar ediyorlar.
Tüm bu sapma ve savrulmalardan utanıp Tevbe edeceklerine bir de Başkanlık sistemini getiren son anayasa değişikliği için 2017 yılında yapılan referandumda yine gazete ilanları ve ortak açıklamalarla şirk anayasasına oy verme çağrısı yaptılar. Bu destekleriyle de 28 Şubat darbecilerini, Ergenekoncu kadroyu yeniden işbaşına getirdiler. 28 Şubat darbe bildirisini yazmakla övünen Doğu Perinçek ile 28 Şubat darbe hükümetinin ortağı olan Devlet Bahçeli’nin vesayetini, tevhidî uyanış sürecinden gelen müslümanlar verdikleri oylarla ve oy verme çağrılarıyla bizzat tesis etmiş oldular.
Benim cahiliye dönemimde yaşanan bir darbe sürecinde bürokraside bulunmam sebebiyle mecliste görev almam ile bugünkülerin tevhidî bilgi ve bilince ulaştıktan sonra laik parti ve parlamentolara girmeye yada girenleri desteklemeye kalkışmaları hâlini adil şahid kimliğinizle sorgulayın. Üstelik ben o cahiliye kimliğimle bir anayasa yapımına iştirak ettiğim halde daha meclisteyken red oyu kullanırken, bunlar tevhidî bilince ulaştıktan sonra 2010 ve 2017 yıllarında iki kez laik anayasa yapımına evet oyu vermekle kalmayıp birincisinde Gülenist vesayeti pekiştirerek bilahare darbe yapmasını sağladılar, ikincisinde ise laik anayasa yapımına iştirak yanında 28 Şubat darbecilerini tekrar işbaşına getirip Perinçek ve Bahçeli vesayetini tesis ettiler.
Ben ise, Rabbimin hidayetiyle şereflendikten sonra, Almanya’da muhacir olarak bulunduğum 1999-2000 yıllarında geçmişimi ve o süreci değerlendiren, sorgulayan, tevbemi tekraren açıklayan ve henüz hepsi yayınlanmamış bulunan şiir formunda bir kitap hazırlamıştım.
İşte bu kitapta yer alan 12 Eylül dönemini ve içinde yer aldığım Danışma Meclisini anlattığım şiirimi yıldönümü vesilesiyle bir daha sizlerle paylaşmak istedim.
Umulur ki ikinci 12 Eylül anayasasını destekleyen ve 15 Temmuz darbe girişimine yol açan ve bu batıl bataklıkta 12 yıldır çırpındıkça batan kesimlerin de ibret alıp ıslah olmalarına vesile olur.
1981-1983 Darbe (Danışma) Meclisinde Durum
Darbe meclisinde, ulusçuluk yaptım, alkışlandım
İslam’dan her bahsettiğimde, yuh çekilip dışlandım
Ancak meclis dışında, özgür hissederdim kendimi
Kemalist meclis bir kâbustu, arttırırdı derdimi
İslam’ı terennüm ettikçe, bu yolda yalnız kaldım
İkbal makamında sıkıldım, baskılardan bunaldım
Darbeciye karşı, mecliste savundum tesettürü
Sıralara vurup “yuh” çekti, zalimlerden bir “sürü”
“Türkçüler” de horladı, tesettür konusunda beni
Rahatsız olup sorguladım, “Türk-İslam sentezi”ni
Sentezin ilk tarafı, memnun ediyordu her nefsi
İslam, bir slogan da olsa, rahatsız etti herkesi
Allah’ın ayetlerini okuyunca, laik mecliste
Kimse yanıma yanaşmıyordu, meclisteki kuliste
Bağnaz bir tepkiyle dışlandım, susturulmak istendim
İtirazım duyulmasın diye, boğulmak istendim
Hak, özgürlük taleplerim, faşistlere ters düşmüştü
Zalim “beyaz Türk”ler sürüsü, başıma üşüşmüştü
İnsan hak ve özgürlüğü, tehdit diye algılandı
Darbeci anayasa, bu önyargıyla kurgulandı
Hakk’a aykırı her şey, kolay kondu anayasaya
İslam’ı isteyince, hemen çağrıldım istifaya
Resmi ideoloji dayattı, despot anayasa
Farklılıkları yok etti, darbeci faşist yasa
Bu anayasaya “red” oyu verdim, aynı mecliste
Böyle oluştu, adımı yazdıkları “kara liste”
Hakk’ı kısmen haykırınca, sistemce karalandım
İstifa baskısıyla, generallerce sorgulandım
Evren, adeta çıldırmıştı, aykırı düştüm diye
Hemen sokulmak istendim, askere uygun çizgiye
İtiraz ettim, uymadım, dayatılan düşünceye
Büromun kapısı kırılıp, zarar verildi her şeye
Korkutmak istediler, hatta tehdit ettiler ölümle
Evimin kapısını zorlayıp, saldırdılar zulümle
Teslim olmadım korkuya, tavrımı sürdürdüm yine
Evren konuştu, “seçtiğimize pişman olduk” diye
Ondan sonra, sistem hedef yaptı, düşmanca davrandı
Hak, özgürlük yanlı çabam, hep dışlanarak kınandı
Birçok vetolar geldi, şu “kara liste”nin peşinden
Parti kurdum, aday oldum “veto” geldi Evren’den
Talep edince, hakkım olan bürokratik kadroyu
Bir de bu sebeple yedim, Kenan Evren’den vetoyu
Bakan Cantürk demişti, “yazık ettin istikbaline
Başörtüsünü savunmakla, zarar verdin kendine”
Cantürk devamla, “iflah olmaz askere ters düşen
Bu ülkede siyaset yapamaz, farklı yol seçen”
Sistem çok rahatsız olmuş, iyice dışlamıştı
Kemalizm’e uyumsuz olunca, linç uygulamıştı
Rabb’imizin Hidayetiyle Şereflenip Müslüman Oldum
Bunaldım bütün bu zilletten, şirkten, fesattan
Hak arayışım kaynaklandı, temiz fıtrattan
Sorguladım ahvalimi ve aradım hidayeti
Yaşadım, şirkten-tevhide manevi bir hicreti
Bu samimi yönelişle, ulaştım hidayete
Rabb’imizin de lütfuyla, ondan gelen rahmete
Kur’an’la teçhiz olarak, kaçındım tağuttan, şirkten
Resulullah’ı örnek alıp, arındım kirlilikten
Şirkten, münkerden kaçıp, Allah’a hicret ettim
Pisliklerden arındım, tevhidle şereflendim
“La ilahe illallah” deyip, Müslüman oldum
Tehlikeli sayıldım, düşman yerine kondum
Merhametle çağırınca, tüm insanları tevhide
Yargılandım hep DGM’de, maruz kaldım tehdide
Türkçülüğü terk edip Mü’min oldum, “dönek” dediler
Hemen vurdular, nasıl “dönek”lik bu, söyletmediler
Evet Rabb’imin lütfuyla döndüm, şirkten İslam’a
Bu “dönek”lik şeref getirdi, yönelince Kur’an’a
Yazardım, sağcı Tercüman’da ve ulusçu Hergün’de
Düşüncem zan alanında, İslami kimlik sürgünde
O zaman baş tacı etti sistem ve ulusçu kesim
Pek çok imkân tanındı, gür çıksın diye bâtıl sesim
İslamî kimlik döndüğünde, hayat dışı sürgünden
Tevhidi bakış oldu artık, yazılarımda gündem
Hakkı haykırınca medyada ve haftalık Selam’da
Artık DGM savcıları, takipçiydi arkamda
Siyasi mahkemelerde, yok edildi hürriyetim
Hedef alınıp yargılandı, İslami şahsiyetim
Partilerin Durumu ve Teklifleri
Uğraştılar, sistemin içine tekrar geri çekmeye
Bazı partiler başladı, yeni teklifler getirmeye
Defalarca teklifler geldi, Erbakan ve Kutan’dan
Tek delil gösteremediler, rehberimiz Kur’an’dan
Yolları gayri İslami’ydi, delili yoktu İslam’dan
O halde nasıl tabi olurum, ayrılıp da davamdan?
Dediler ki: “Seni parlamenter, ya da başkan yapalım”
“Yahut partimizin ön safında, iyi bir yer açalım””
İmanım izin verseydi, belki dönerdim geriye
Parlamenter, bakan olurdum, katılıp bir partiye
Belki bunları elde etmek, hoş gelirdi nefsime
Aldatıcı sebepler de bulurdum, her hal kendime
Ancak, akıdem izin vermez; laikçe hükmetmeye
Zillete, ilkesizliğe ve Kur’an’ı ketmetmeye
Razı olanlar bu sapmaya, makam ihtirasıyla
Dünyevileşip ilkesini yer, zan ve hevasıyla
“Laik, demokrat, Atatürkçüyüm” der, ikrah olmadan
“Bu sözü ikrah’sız söylemek””, çıkarırken imandan
“Hüküm ancak Allah’ın”, nihai olarak İslam’da
Laik yasa yapar, hevayla hükmedilen makamda
Allah’ın hükmünü reddeder, laik meclis, hükümet
Vahiyle gelen emirse; “Allah’ın hükmüyle hükmet”
Yaklaşmaz, şirkle hükmetmeye tevhidi iman
Bak,”Vahiyle hükmetmeyen”e, kâfir der Kur’an
Kim ki dini almaz ise, ancak Kur’an ile sünnetten
Kültür, zan ve hevayı din sayar, çıkamaz hiç zilletten
Bir yanda parlamenter makamı, zillet içinde
Diğer yandaysa, zindan ve hicret, izzet içinde
Şirki terkle, ”Allah taraftarı” olup, buldum izzeti
Şeref getirdi zindan ve hicret, terk edince zilleti
“Aptal” dedi bazısı, reddedince “ikbal” teklifini
Dediler; “tevhidi tercihle, kararttın istikbalini.”
Dediler ki: “Vekil, bakan olurdun, istikbalin parlaktı.”
Bu sözler, tevhidi yok edecek, bilinçsiz bir tuzaktı
Rabb’imin lütfuyla muhafaza oldum, korundum
Gayri İslami yolları reddederek, arındım
Arkadaşımdı, birçok yüksek bürokrat ve bakan
Tüm yollar açıktı, ikbale, zenginliğe çıkan
Rabb’in izniyle reddettim, çıkar eksenli hayatı
Tevhid yolunda riske attım, dünyadaki rahatı
Sarıldım, Kur’an ve sünnetten gelen yönteme
Allah için hep uzak durdum, bâtıl sisteme
Hak yolda direndim, reddederek geri dönmeyi
Hatırladıkça iğrendim, sistemdeki her şeyi
Bulaşmaktan kaçındım, aynı pisliğe ve şirke
Diğer insanları da çağırdım, tağutu terke
İman ettim tevhide, teslim oldum Allah’a
Bağlandım Kur’an’a ve örnek Rasûlüllah’a
Allah’a ve Rasulüne, lâyık olmak istedim
“Birinci öncelikli tehdit”, düşman ilan edildim
Rabbimiz korusun ve ayağımızı sabit kılsın
Tevhid yolunda şâkir, âbid ve vahye şâhid kılsın