Ana Sayfa / Mehmet Pamak (sayfa 23)

Mehmet Pamak

Muhtıra ve Mitinglere Karşı Tepkilerin içeriği, En Az Muhtıra Kadar Utandırıcı Oldu

Muhtıra ve mitingler sürecinde ortaya konan tepkileri değerlendirdiğimizde maalesef çoğunluğu teşkil edenlerin tutumunun, hiç de umut verici olmadığını, hatta önemli bir kısmının en az muhtıra kadar utandırıcı bir içeriğe sahip bulunduğunu üzülerek tespit ediyoruz. CHP, DSP ve bu çizgiye yakın diğer Kemalist ulusalcı sol çevreler zaten hep darbelerle örtüşmüş, zaten siyasal alanda darbeci zihniyetin temsilcileri olarak, onlara zemin hazırlamak, gerekli gördüklerinde de darbeleri bizzat tahrik etme misyonu üstlenmişlerdir. ANAP, DYP gibi partiler de, kendilerini geçmişte kalan Menderes, Özal çizgisine nispet etseler de, Demirel’in ve Mesut Yılmaz’ın 28 Şubat darbesinin yandaşları olmayı üstlenmeleriyle başlayan kırılma, bu partilerin bugünkü Genel Başkanlarının da ...

Devamı »

Muhtıra ve Mitingler

“Çok Partili” Değil “Çok CHP’li” Sistem! Türkiye’de çok partili bir dönem hiç başlamadı. Batılı uygulamadaki kadar da olsa bir “demokrasiye hiç geçilmedi. CHP ilkelerinin ve ideolojisinin anayasalaştırılarak resmi ideoloji haline getirilmesi sonucunda, bu tek parti ideoloji ve ilkeleri, askeri vesayet rejiminde, darbelerin gölgesinde bütün partilere dayatıldı ve bütün partiler CHP olmak zorunda bırakıldılar. Bu sebeple, Türkiye’de “çok partili” dönemden değil de ancak “çok CHP’li” dönemden bahsedilebilir. Bu durum, İslam korkusuyla, “demokratik” Batı tarafından da, “Türkiye’nin özel durumu” gerekçesiyle sürekli desteklenmiştir. Bu sebeple halkın, kuşatılmışlık içinde de olsa, hiç değilse daha fazla özgürlük ve adalet talebiyle yansıttığı iradesinin sonucunda oluşan hükümetler, ...

Devamı »

İnsanlık Serüveninde Tevhidi ve Cahili Gelenek

İNSANLIK SERÜVENİNDE İŞLEYEN SÜNNETULLAH İnsanlık serüveni bir peygamberin önderliğinde ve tek bir ümmet olarak başlamıştır. İlk insan toplumu bir peygamberin öncülüğünde oluşturulan tevhid toplumu olarak teşekkül etmiştir. Daha sonra insanlar vahyin gösterdiği istikameti ve peygamberin oluşturduğu sahih geleneği terk etmiş, aralarındaki anlaşmazlıklar yüzünden ayrılığa düşmüşlerdir. “İnsanlar tek ümmetti, sonra ayrıldılar…”1 “İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; …Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra aralarındaki kıskançlık yüzünden onda ayrılığa düştüler…”2 Bütün peygamberlerin davet ettiği tevhid akidesi ortak paydasında tek bir ümmet olan insanlık, bilahare dinlerini parçalayarak ve fırkalara ayrılarak bu tevhidi geleneğe ihanet edip tekrar ...

Devamı »

İLKAV’ı Kapatmakla Bizi Susturamazlar

İLKAV, 1989 yılından bu yana Ankara’da faaliyet göstermektedir. Özellikle son on yıldan bu yana yoğun bir faaliyet içinde bulunmakta, değişik konularda ilmi ve kültürel etkinlikler gerçekleştirmektedir. Vakfımızın senedinde yer alan amacı özetle; “İslami ilimler alanı başta olmak üzere, ekonomik, sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili konularda araştırma ve yayınlar yapmak, gerek bu konularda, gerekse kültürel bozulma ve ahlaki yozlaşma başta olmak üzere çeşitli toplumsal sorunlarla ilgili olarak seminer, konferans, panel ve sempozyumlar düzenlemek suretiyle halkı bilinçlendirmek, ana kaynaklara dayalı sahih İslami esasları ortaya çıkarmak ve toplumu İslam dini konusunda aydınlatmaktır.” İşte vakfımız yukarıda özetlenen amacı istikametinde, çok önemli toplumsal sorunlarımızdan olan ...

Devamı »

Hrant Dink’i katledenler İnsanlık onurunun düşmanlarıdır

Hrant Dink bu topraklarda doğmuş, ama kendi yurdunda özgürce yaşamasına müsaade edilmemiş bir düşünce adamı, bir hak ve özgürlük savunucusu idi. Fikir namusuna sahip, düşüncelerinin ardında adam gibi durmasını bilen erdemli bir insandı. Adalet ve özgürlüğü herkes için isteyen, insani erdemleri öne çıkaran bir düşünce adamı olan Hrant Dink, bir televizyon programında sunucunun kendisine yönelttiği “Bu AB sürecinde ülkemizdeki bir azınlık cemaati olarak yeni hak talepleriniz var mı?” mealindeki bir soruya, “bu ülkede çoğunluluğu teşkil eden Müslüman halkın hakları alanında yaşanan baskı, yasak ve haksızlıkları dikkate aldığımda kendimiz için ilave haklar talep etmekten utanıyorum” diyebilecek kadar dürüst bir şahsiyetti. Onun ...

Devamı »

Militarist Değil, Özgürlükçü Bir Eğitim Sisteminden Yanayız

İLKAV’ın Ankara’da düzenlediği “Resmi İdeoloji Kıskacında Eğitim Sistemi ve Din Eğitimi” başlıklı panelin ardından yaşanan medyatik linç ve hukuksuzluk sürecini İLKAV Başkanı Mehmet Pamak’la görüştük. Haksöz Dergisi Ankara Temsilciliği’nden Abdurrahman Çeliker’in gerçekleştirdiği bu röportajda panelde verilen mesajlardan Devlet Bakanı M. Ali Şahin’in başlattığı soruşturmaya ve İslami camianın tepkilerine kadar pek çok konu ele alınıp tartışıldı. -Resmi ideoloji ve eğitim ilişkisini sorgulayan bir panel düzenlemeye neden gerek duydunuz? Bütün medya, sürekli toplumsal çürüme haberleriyle dolup taşıyor. Toplumsal yapıda meydana gelen ürkütücü boyutlardaki yozlaşma, aşınma ve çürümüşlük, herkesin dikkatini çekecek açıklıkta cereyan ediyor. Militarizme teslim olmuş, ideolojik kuşatma altında kışla haline dönüştürülmüş ...

Devamı »

Yeni Haçlı Seferinin Siyasi ve Manevi Liderleri Bush ve Papa’ya Haklı Tepkiler ve Tutarsızlıklar

Papa 16. Benecdict Almanya’da Regensburg İlahiyat Fakültesi’nde yaptığı bir konuşmada, Aziz Peygamberimize ve tebliğ ettiği dine hakaret niteliği taşıyan bazı ifadeler kullandı. Papa, Hz. Muhammed’in insanlığa getirdiklerinin “kötü ve insanlık dışı olduğunu” iddia ederek ya da Bizans İmparatorunun 15. yy’da ifade ettiği iddia edilen bu sözlerine katılarak, batıl bir dinin önderine bile yakışmayacak, ahlaki olmaktan uzak, üstelik yalan ve iftira niteliği taşıyan açıklamalarda bulundu. Aslında, bir camianın en tepesindeki seçilmiş temsilcisi olarak Papa, böyle mesnedi olmayan, doğru bir bilgiye dayanmayan, iftira niteliğinde bir açıklamayla, Hıristiyanlığın, yaşadığı tahrifat sonucunda ne kadar zelil bir konuma sürüklendiğini bilmeyenlere bir daha göstermiştir. Anlaşılmaktadır ki, ...

Devamı »

TC resmi ideolojisinin dini dışlayıp düşman sayan laiklik anlayışı Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa değil sadece İslam’a karşıdır.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) Başkanı Mehmet Pamak’ın, Necdet Sezer’in İsrail ziyareti sırasında kippalı Milletvekillerine hitap etmesi ve Filistin Hükümetine karşı takındığı İsrail yanlısı tutumu hakkında, Basına yaptığı açıklama: “Öncelikle TC’ye egemen oligarşinin ve dayattığı resmi ideolojinin, İslam’a ve Müslümanlara karşı düşmanca tutumunun süreklilik arz eden bir tavır olduğunu biliyoruz. TC resmi ideolojisinin dini dışlayıp düşman sayan laiklik anlayışı Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa değil sadece İslam’a karşıdır. Bu sebeple karşıt oldukları da tüm dini semboller değil, sadece İslami sembol, değer ve şiarlardır. Tıpkı taklit ettikleri Batıda olduğu gibi. Bugün Avrupa’da bir çok ülkede öğretmen ve memurların başörtüsü bağlamalarının yasak, kippa ...

Devamı »

Yazar Mehmet Pamak gözaltına alındı

Mehmet Pamak

İnsan Hakları ve Onuru Derneği HDR’nin düzenlediği “Batıdaki İslam Düşmanlığı ve Müslümanların Sorumluğu” konulu panel için Almanya’da bulunan Mehmet Pamak, polis tarafından gözaltına alınırken kendisine insanlık dışı muamele yapıl

Devamı »

İslam’a Yönelik İç ve Dış Saldırılara Karşı Tepkiler ve Tutarlılık

Bilindiği üzere soğuk savaş dönemini müteakip, yüce dinimiz İslam ve Müslüman halklar, Batılı egemenler tarafından düşman ilan edildi. Bu sebeple kimi ABD ve AB yetkililerinin ağzından açıkça ifade edildiği üzere “Haçlı Seferi” adı altında çok yönlü ve çok boyutlu saldırılar yapılıyor. İslam’a ve Müslüman halklara yönelik, işgal, istila, işkence, tecavüz, sömürü ve dönüştürmeye yönelik birçok proje ve operasyonlar ardı ardına uygulamaya konuluyor. Başta Kur’an’ımız ve Aziz Peygamberimiz olmak üzere, mukaddes değerlerimize en çirkin hakaretler “düşünce ve basın özgürlüğü” kamuflajı altında ahlaksız bir cüretkârlıkla gerçekleştiriliyor. Dibe vurmuş, iflas etmiş, İslam ile eşit şartlar altında yarışma takati ve cesareti kalmamış Batı medeniyeti, ...

Devamı »

Kur’ani İbadet Kavramını Hayatımızın Merkezine Oturtmalıyız!

İlk Kur’an neslinin, Kur’an’a, okumak, anlamak ve yaşamak amaçlı doğru bir yaklaşım içinde olmaları, doğrudan Kur’an’dan beslenmeleri ve Kur’an’dan öğrendiklerini hemen hayata taşıma duyarlılığı içinde olmaları, Kur’ani ibadetler kavramını hayatın merkezine oturtmaları sebebiyle, Kur’an ve ibadetler onlarda büyük bir inkılap meydana getirmişti. İlk Kur’an neslinde var olan ve göz ardı edilmemesi gereken bir başka önemli husus da, ibadetlerimizin bütünlük içinde anlam kazanmaları ve ancak bu kulluk bütünlüğü içinde, diğer ibadetlerin de katkısı ile gerçek arındırıcı fonksiyonlarını ifa etmeleridir. İbadetler, ancak bütünlük içinde yerine getirildikleri zaman hayatı inşa edebilmekte, birbirini beslemekte, birbirlerinin tesirini de arttırıcı katkılarda bulunmaktadırlar. Kitabı ve İbadetleri Parçalara ...

Devamı »

“İbadet” Kavramındaki Eksen Kaymasının Yol Açtığı Erozyon

İslami kimlik ve ilkeler alanında yaşanan geleneksel ve modern savrulmaların arka planında pek çok unsur yer almakta ve bu tür tahrif ve tahrip edici, saptırıcı etkenlerin tesiri altındaki süreçlerde Müslümanların İslam anlayışlarında büyük bozulmalar meydana gelmektedir. Gerek muharref geleneğin, gerekse modern kirlenmelerin yaygınlaşmasına ve yer tutmasına yol açan işte bu tür temel etkenlerin en önemlilerinden birisi de, Kur’an’dan kopuk ve bütünlükten yoksun bir ibadet algısının ortaya çıkması, sonuçta da ibadet kavramının eksen ve anlam kaybına uğramasıdır. Yaratılış Gayemiz Olan İbadet Kavramında Yaşanan Büyük Değişim Rabbimiz, “İnsanları ve cinleri yalnız bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım”1 ayetiyle, yaratılış gayemizin “sadece kendisine ...

Devamı »

Şemdinli, Görünür Devletin Himayesinde Bir Derin Devlet Operasyonu mudur?

Halkının İslami kimliğine, değerlerine düşman, etnik ayrımcılığa dayalı ırkçı sistemin kurucu kadroları baştan itibaren, halktan gelebilecek tepkilerin korkusu üzerine politikalar oluşturmuşlardır. Halkına ve halkının değerlerine dayanmayan eğreti devlet yapısının çökeceği paranoyası ile sürekli teyakkuz halinde yaşamaktan kaynaklanan hukuksuzluklar üretmişlerdir. Bu sebeple görünen devletin despot politikaları ve keyfilikleri ile yetinmeyip, bir de derin illegal yapılanmalarla sürekli terör estirmişlerdir. Genelde her kesimden muhaliflere ve öncelikle de İslam’a karşı bastırma ve yok etme siyasetinin uzantısı olarak gelenekselleştirilerek sürdürülen derin politikalar, özelde de Kürt sorununun üstesinden gelinmek için sürekli başvurulan bir yönteme dönüşmüştür. “Öteki” ile savaşın, oligarşinin hakimiyetini sürdürmenin en yaygın ve en etkili ...

Devamı »

Deriniyle, Görüneniyle Devlet Aynı Devlettir, Sahibi ve Hakimi Oligarşidir

Ülkemizde, saltanattan Cumhuriyete geçiş sürecinde, saltanatı devralıp “Cumhuriyet” kamuflajı altında sürdüren asker önderliğindeki oligarşi, halka rağmen tepeden dayattığı bu dönüştürme, sekülerleştirme, batılılaştırma projesinin gereği olarak; İslami kimlik, İslam hukuku ve ümmet anlayışını düşman ve tehdit olarak ilan ederek işe başladı. Ülkemizi işgal için gelen ve daha sonra kovulduğu iddia edilen emperyalist Batının seküler kültürü ise, İslam’dan boşaltılan yere şiddete dayalı politikalarla, hem de emperyalistleri kovma mücadelesi vermiş halkların kanı akıtılarak, zorla ikame edildi. İşte bu ülkenin, bütün sorunlarının kaynağında yer alan en temel sorununu, kurulan yeni devletin yapılanmasına dayanak teşkil eden bu zihniyet oluşturmaktadır. Halka rağmen kurulan Batıcı ulus devlet, ...

Devamı »

İslam Ve Batı Düşüncesinde İnsanın Tanımı

Yeryüzünün, hatta bir bakıma evrenin ve yaratılmışların, yüklendiği emanet ve hilafet misyonu, yaratılışı, diğer yaratılmışlarla ilişkileri ve sorumlulukları bakımından merkezini insan oluşturmaktadır. Hayatın merkezinde insan yer almaktadır. Yeryüzündeki her şey insanın emrine tahsis edilmiş, insanın konumuna ve ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiştir. Yaratıcının planladığı düzende, insana biçilen konum işte böyle önemli ve şerefli bir konumdur. Bu sebeple, insanın tanımı ve konumu ile ilgili bilgi, çok önemli ve belirleyicidir. Eğer bu bilgide isabet kaydedilememiş ve insan doğru tanımlanıp, yaratıcının öngördüğü doğru konumuna oturtulamamışsa, yani insanın tanımı ve konumunu belirlemede zanna dayalı yanlış bilgilerle bir sapmaya yol açılmışsa, yeryüzündeki hiçbir şey hakkında doğru, ...

Devamı »

Batının, İslam’I Ve Müslümanları Sekülerleştirme Projelerine Yerli Destek

Misyonerlik, dinler arası diyalog, yasaklar, baskılar ve Diyanet kıskacında bulunan Müslümanlar ve İslam, esas darbeyi, egemen sistemden ve kimi İslami cemaat, vakıf, dernek ve ilahiyatçı akademisyenlerden alıyor. Batının, İslam’ı ve Müslüman halkları sekülerleştirmeyi amaçlayan küresel projelerine ve bunun mütemmim cüz’ü olan misyonerlik faaliyetlerine hız verilen bir süreçten geçiyoruz. İşte bu süreçte, yerli egemenlerin, kimi cemaat, dernek ve vakıfların ve pek çok ilahiyatçı akademisyenin bu tür projelere destekçi konuma sürüklendiklerini ibretle izliyoruz. Bir çok cemaat, vakıf ve dernek, çeşitli hesaplarla, bu dönüştürme projelerine destekçi konumuna ve işbirliğine doğru savruluyor. Bu tür çevreler, Papalık, Kilise kuruluşları, Amerika, AB ve bunların çeşitli kurum ...

Devamı »

İslami Kimliğimize, Değerlerimize Yönelik Dış Saldırılara Tepki, İçtekine Karşı Suskunluk Büyük Çelişki Ve Zaaf Oluşturuyor

Bilindiği üzere soğuk savaş dönemini müteakip, yüce dinimiz İslam ve Müslüman halklar, cahili Batı medeniyeti tarafından düşman ilan edildi. Bu sebeple kimi ABD ve AB yetkililerinin ağzından açıkça ifade edildiği üzere “haçlı seferi” adı altında çok yönlü ve çok boyutlu saldırılar yapılıyor. İslam’a ve Müslüman halklara yönelik, işgal, istila, işkence, tecavüz, sömürü ve dönüştürmeye yönelik birçok proje ve operasyonlar ardı ardına uygulamaya konuluyor. Başta Kur’an’ımız ve Aziz Peygamberimiz olmak üzere, mukaddes değerlerimize en çirkin hakaretler “düşünce ve basın özgürlüğü” kamuflajı altında ahlaksız bir cüretkârlıkla gerçekleştiriliyor. Dibe vurmuş, iflas etmiş, İslam ile eşit şartlar altında yarışma takati ve cesareti kalmamış Batı ...

Devamı »

‘Ey İman Edenler İman Edin…’ Ayetinin Işığında Halimizi Sorgulamak

Ne oldu da, ilk Kur’an neslinde muazzam bir inkılaba yol açan, onlara izzet, şeref ve onur kazandıran Kur’an ve ibadetler biz de aynı sonucu doğurmuyor? Neyi kaybettik, hangi yanlış tercihlerde bulunduk ve hangi savrulmaları yaşadık da bugünkü zillete sürüklendik? Hem de elimizde, insanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere indirilmiş, şeref ve izzet kaynağı muhteşem bir Kitap, Kur’an varken… Hangi hatalar bizi bu zillete sürükledi ve hangi sebeple bir türlü o ilk neslin onurlu temsiline yaklaşamıyoruz? Neden Kur’an ve ibadetlerimiz bizde bir değişim, bir inkılap meydana getiremiyor? Hem de kitap aynı kitap, ibadetler aynı ibadetler olduğu halde… Ümmet olarak bu hale neden ...

Devamı »

İbadet

Hayatın Gayesi Olan “İbadet” Kavramında Meydana Gelen Eksen ve Anlam Kaybının Yol Açtığı Büyük Erozyon İslami kimlik ve ilkeler alanında yaşanan geleneksel ve modern savrulmaların arka planında pek çok unsur yer almakta ve bu tür tahrif edici, saptırıcı etkenlerin tesiri altındaki süreçlerde Müslümanların İslam anlayışlarında büyük bozulmalar meydana gelmektedir. Gerek muharref geleneğin, gerekse modern kirlenmelerin yaygınlaşmasına ve yer tutmasına yol açan işte bu tür temel etkenlerin en önemlilerinden birisi de, Kur’an’dan kopuk ve bütünlükten yoksun bir ibadet algısının ortaya çıkması, sonuçta da ibadet kavramının eksen ve anlam kaybına uğramasıdır. Rabbimiz, “insanları ve cinleri yalnız bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım” ...

Devamı »

İdeolojik Yargı

İdeolojik, tarafgir, keyfi yargı; bir ârâz mı, yoksa tarihi arka plana uygun doğal bir sonuç mu? Şüphesiz, yargı sisteminin bu derece siyasallaştığı, yargıç ve savcıların büyük çoğunluğunu, en fazla etkileyen ve yönlendiren şeyin hukuk ve kanunlar yerine resmi ideoloji olduğu böyle başka bir ülkeye yer yüzünde rastlamak, herhalde mümkün değildir. Türkiye’de, “hukukun üstünlüğü” yerine “üstünlerin hukuku”nun egemen kılındığı, güçlünün haklı sayıldığı, “köpeklerin salıverilip taşların bağlandığı”, haksızlık, zulüm ve keyfiliklere hukuk kılıfının kolaylıkla geçirildiği, hukukun gukuk haline dönüştürüldüğü ve derin güçlerin güdümünde “Yargıç Hakimiyeti”nin tesis edildiği, bu sebeple parlamento çoğunluğunu teşkil eden iktidar partisi millet vekillerinin bile, haklı olarak, yargıya güvenmediklerini ...

Devamı »