Mehmet PAMAK’ ın 2000 yılında kaleme aldığı “Bizim Marşımız” adlı şiirini kendi sesinden sizlere sunuyoruz.
Bismillahirrahmanirrahim
28 Şubat darbe sürecinde, konuşma, yazı ve kitaplarım sebebiyle hakkımda onlarca soruşturma ve dava açılmış, DGM’lerde toplamda 10 yılı aşan cezalar verilmiş olup birçok dava da devam ediyordu. 1998 yılının Ekim ayında bir konferans için Almanya’da bulunduğum sırada ise, daha önce Sivas SRT televizyonunda yapmış olduğum bir konuşmam sebebiyle geri döndüğümde tutuklanmam için sınır kapılarına talimat verildi. İşte bu tutuklama kararı sebebiyle geri dönemeyerek 2001 yılı Şubat ayına kadar Almanya’da muhacir olarak yaşamak zorunda kalmıştım. Tabii ki, İslami eğitim ve davet çalışmalarımızı, ara vermeden orada da devam ettirmeye çalıştım. Özellikle Duisburg, Essen, Solingen ve Dortmunt çevresinde ikamet eden Müslümanlarla, bir yıl içinde Kur’an’ı baştan sona bitiren bir tefsir çalışmamız oldu. Müteakiben de, geleneksel cahiliyeden modern cahiliyeye bütün boyutlarıyla “İslam’a dönüşün önündeki engeller” konusunu ele aldığımız bir başka ders programını daha bitirdik elhamdülillah. Ayrıca, buralarda İslami çalışmalar yürüten öncü Müslümanlarla birliktelik için ve ortak irade oluşturup birlikte çalışma yapmaya dair çabalarımız da oldu. Aynı süreçte, zaman zaman Avrupa’nın değişik şehirlerinde konferanslar vererek daveti daha geniş kesimlere yaygınlaştırmaya da çaba gösterdim. Bu vesileyle kendilerine bir daha dua ettiğim oradaki samimi ve fedakâr mü’min kardeşlerimizle birlikte yürütmeye çalıştığımız bu çabalar, inşaAllah Rabbimiz katında makbul olur.
İşte bu süreçte, Türkiye’de baskı ve zulüm altında bulunan, özelde İLKAV’da çaba gösteren, genelde “biz” olarak tanımladığım tevhidi uyanış sürecindeki Müslüman kardeşlerime destek olmak ve moral vermek amacıyla, şiir formunda kaleme aldığım duygu ve düşüncelerimi, o gün İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı yönetimindeki kardeşlerime faks ile göndermiştim. Bu şiirimi, ikamet ettiğim Almanya’nın Duisburg şehrinden Hollanda’nın Amsterdam şehrine bir konferans vermek amacıyla giderken trenle yaptığım yolculuk sırasında yazmıştım. Bu tren yolculuğu sırasında Türkiye’deki mücadelemiz ve müslüman kardeşlerimiz aklıma düşünce duygulanmış ve o yolculuk bitene kadar İslamlaşma serüvenimizi ve tevhidî mücadelemizi özetleyen bu marşı yazmaya çalışmıştım. Şiirin adını, tevhidi uyanış süreci Müslümanlarının mücadele serüvenine atıfla ve moral destek amacıyla “Bizim Marşımız” olarak ifade etmiştim. Bu marş, o süreçte benim uyarladığım ödünç bir beste ile Almanya’daki çevremizin düğünlerinde müzik eşliğinde söylenir ve çocuklara yönelik eğitim faaliyetlerinde de topluca okunurdu.
Şiirde “biz”i tanımlar ve özelde İLKAV çevresinin, genelde tevhidi uyanış sürecinin özelliklerini ve mücadele serüvenini anlatırken, bugün büyük oranda kaybedilmiş olan, o günün şartlarındaki samimiyet, duyarlılık ve Allah yolunda fedakârlık düzeyinin yüksekliğini dikkate almış ve bazı özellikleri de olması gerekene teşvik anlamında ifade etmiştim. Gerçi son 10 yılda tevhidi uyanış süreci gruplarının büyük çoğunluğu bu “biz” tanımının kapsamından ve marşımızın muhatabı olmaktan çıkıp sistem içi siyaset zemininde istikamet krizine girmişler ve büyük bir kirlenmeye, değişime yol açmışlardır. Ama yine de, belki eski mücadele sürecini düşünüp yanlıştan dönerler umudu ve duasıyla onları da, çevremizde bulunan ama bu süreçte duyarlılıkları, mücadele azim ve fedakârlıkları çok zayıflamış bulunan tüm Müslümanları da muhatap aldığımı ifade etmek isterim. İşte geçmiş mücadele serüvenimize atıfla 29 Nisan 2000 tarihinde yazmış olduğum ve daha sonra kısa bazı ilaveler, düzeltmeler yaptığım bu şiirimi, bugün en çok ihtiyacımız olan “biz” olmanın özelliklerini, sorumluluklarını hatırlatma ve olmamız gereken hâle teşvik etme amacıyla 10 Mayıs 2020 tarihinde sizlere okuyorum.
Daha önce seslendirdiğim ve görselli video halinde yayınlanan, “Ümmetin Hali”, “Ümmete Çağrı”, “Ümmete Dua” ve “Zincirleri Kırmalıyız” şiirlerimden sonra bu beşincisi olacak inşaAllah. 7 Mart’tan bu yana bir türlü tam olarak atlatamadığım bir takım sağlık sorunları yaşamaktayım. Bu sebeple, Rabbimizin izniyle planladığım ve çoğu bitmek üzere olan 20’ye yakın kitap çalışmama bu rahatsızlıklarım sebebiyle yoğunlaşamadığım bu süreçte, boş durmamak ve yıllar önce yazdığım bu şiirlerimi sizlere ve sonraki nesillere bir nasihat amacıyla bırakmak için seslendirmeye çalışmaktayım. Malumunuzdur ki, Müslüman olduğumdan sonraki 30 yılı aşkın bir zamandan beri, Vakıf bünyesinde eğitim amaçlı dersler, sohbetler, kamuya açık konferanslar, Radyo Denge konuşmaları, makaleler, kitaplar ve meydanlardaki konuşmalarla, Hak mesajı yaymak için çaba gösterirken bir de şiir formunu aynı amaçla kullanmayı denemiş bulunmaktayım. Şüphesiz ki, amacım sanat yapmak ve şiir yazmak değil, şiir formunu da davet ve nasihat amacıyla kullanmaktan ibarettir.
Özellikle de tevhidî uyanış sürecinin büyük kan kaybettiği ve yaygın savrulmaların yaşandığı bir süreçte, daha buruk ve daha üzgün bir ruh hali içinde olduğum ömrümün bu son demlerinde siz değerli kardeşlerimle bu marşı ve arkasında yer alan hatıramı sesli olarak paylaşmak istedim. Bu marşı, ilk yazdığım zamanda tevhidi uyanış sürecine yönelik “dua, takdir”, “moral destek” ve “daha iyiye teşvik” amacım ön plandaydı. Bugün yaşanan büyük savrulma sürecinde aynı şiiri, çok küçük bir azınlık için aynı amaç geçerli olmakla beraber, savrulan ve duyarsızlaşan büyük çoğunluk için “uyarı” ve “nereden nereye gelindiğini” gösterip “istikamete çağrı” amacı güderek okuyorum. Rabbimiz bu marşta da altını bir daha çizmeye çalıştığım tevhidî istikametteki mücadelemizde hepimizin ayaklarımızı sabit kılsın inşaAllah.
NOT: Videonun hazırlanmasında emeği geçen Radyo Denge’den Mustafa Elmas kardeşime teşekkür ediyorum. Allah kendisinden razı olsun ve ecrini kat kat versin inşaAllah.
BİZİM MARŞIMIZ
(29.04.2000 tarihinde Duisburg-Amsterdam arasında trende yazıldı)
Yolumuzu kaybetmişken, hidayete kavuştuk
Rabbimizin lütfu ile, biz tevhidle buluştuk
Engelleri aşa aşa, kaynaklara ulaştık
Yüce Kur’an ve Sünnetle, yeniden kucaklaştık
Karanlıkta kaybolmuşken, aydınlandık Kur’an’la
Vahiy ile dirilince, onurlandık imanla
Müslümanız sanıyorduk, Müslim kimmiş öğrendik
Bilgilendik, bilinçlendik, ahlâkıyla bezendik
Vahye şahidlik yaparak, davet ettik hâl ile
Sözümüzle, yazımızla, tebliğ ettik kal ile
Makale ve kitaplarda, salon ve meydanlarda
Eğitim, davet, şahidlik yaptık tüm mekânlarda
İnşaAllah; makbul olur, Rabbimizin katında
Lütfuyla güler yüzümüz, ahiret hayatında
Biz Allah’a teslim olduk, Kur’an’la bilinçlendik
Rabbimize kulluk yaptık, zulme, şirke direndik
Takvayı kuşanıp çıktık, Kur’an ile cihada
Arzumuz; Vahyin nuruyla, son verelim fesada
Peygamberi örnek aldık, Sünnetine bağlandık
Tevhidin yolunda biz, zorluklarla sınandık
Vahye uymak yasaklandı, tağuta karşı koyduk
İslami kimliği biz, küfre karşı savunduk
Adalet ve tevhid için, baskılara direndik
Zulüm, zindan ve hicretle, hep imtihan edildik
“Kur’an, Sünnet” emaneti, rehber bize her yerde
Ehli beyt’in ve Ashab’ın, sevgisi gönüllerde
Selam olsun, Hak’kı yayan, davetçi mü’minlere
Kalplerinde yer vermezler, nefrete ve kinlere
Hablullah’a sarılarak, vahdet edip yürürüz
Ayrılığı reddederek, birliği farz görürüz
Kardeşçe bütünleşip, vahye davet ederiz
Fedakârca çalışarak, Hakk’a hizmet ederiz
Şahsa küsüp kırılsak da, cemaate küsmeyiz
Üç gün geçmez barışırız, mü’minleri üzmeyiz
Şeytanları sevindirmez, nefsânî davranmayız
Hep safları sıklaştırır, birlikten ayrılmayız
Birlik rahmettir biliriz, cemaate bağlıyız
Vahye şahid oluruz biz, insana hayırlıyız
Disiplinli, istikrarlı, sürekli çalışırız
Allah razı olsun diye, hayırda yarışırız
Kürd’üz, Türk’üz ve Arab’ız, hiç ırkçılık gütmeyiz
Biz Çeçen, Laz ve Roman’ız, ümmette birlikteyiz
Tüm kardeşler bütünleşir, Rabb’e kulluk ederiz
Hiç ayırım yapmayız biz, mü’minleri severiz
Tüm mü’minler hep kardeşiz, hak binada tuğlayız
Fitne, fesad ve hasedi, aramıza sokmayız
Özveriyi, adaleti, sevgiyi yaşatırız
Tevhide davetle biz, toplumu kuşatırız
Allah, Rasul, mü’minlerle, velayet bağımız var
Akıdeden ve sevgiden, ortak bir paydamız var
Rasul’ün sünnetinde, örnek bir mâzimiz var
Kur’an’ın ışığında, umutlu âtîmiz var
Merhamet ve adaletle, tüm halka ulaşırız
Biz davetçi mü’minleriz, Cennet’e çağırırız
Zulüm, baskı hiç yapmayız, zulme boyun eğmeyiz
Bu, hak yolu, rahmet yolu, hikmetten vazgeçmeyiz
Hep ma’rûfu emrederiz, münkerden nehyederiz
İnsanları, kurtuluşun yoluna sevk ederiz
Adil, emin mü’minleriz, hiç haksızlık etmeyiz
Halkımıza hayırlıyız, yanlışa yöneltmeyiz
Dalalette olanlara, iyilikle gideriz
Hidayete davette biz, şiddeti reddederiz
Tehditlere aldırmadan, açık tebliğ yaparız
Adaleti ve Tevhid’i, arza hâkim kılarız
Biz Allah’a adanmışız, bu yolu terk etmeyiz
İnfak, cihad vazifemiz, dünyaya meyletmeyiz
Onursuzca yaşamaya, dünya değmez, biliriz
Varmak için rahmete biz, her zahmete talibiz
Hevamızı terk ederiz, vahye boyun eğeriz
Nefsimize hâkim olur, Rabb’e kulluk ederiz
Dünya süsü istemeyiz, ahirete tâlibiz
Bu yoldaki zorluklara, direnip sabrederiz
Rabb’imizin yeryüzünde, hepimiz halifeyiz
Tüm ifsada, şirke karşı, ıslahla görevliyiz
Mazlumların umuduyuz, adaleti yayarız
Zalimlerin kalplerine, bizler korku salarız
Biz korkmayız tağutlardan, Hak yoldayız, haklıyız
Şirke düşmüş zalimlerden, yüreklerde farklıyız
Şirkte olan, zulüm yapan, Rabbimizden korkmalı
Tüm mü’minler korkusuzca, zulme karşı çıkmalı
Zulüm yapan korkmuyorken, Allah’ın azabından
Bizler neden korkacağız, tağutun gazabından
Tağut korksun Rabbimizden, şirk büyük bir zulümdür
Rabbimize ortak koşmak, hayattayken ölümdür
Tehditlerden, baskılardan, zalimlerden korkmayız
Zihnimize, kalbimize; şirki, küfrü sokmayız
Rabbimize teslim olur, Hak yolundan sapmayız
Laikliği reddederiz, tağutlara tapmayız
Demokratlar yasa yapar, hevalara taparak
Şirk ve zulüm üretirler, Hak yolundan saparak
Biz tevhide adanmışız, ondan asla dönmeyiz
Tüm dünyayı verseler de, bâtıl yoldan gitmeyiz
Gel kardeşim, hep beraber, biz cihâda koşalım
Mazlumların haklarını, zalimlerden soralım/(alalım)
Gel, Allah’ın yolunda biz, yılmadan çalışalım
İnsanlığı ıslah için, fesadla savaşalım
Yalan, talan ve sömürü, hep tağutun vasfıdır
O, Allah’ın, Peygamber’in, mü’minlerin hasmıdır
Zulüm ile, tuğyan ile, adalete karşıdır
O her zaman küfrün, zulmün ve fesadın başıdır
Baskı, terör, işkenceler, hepsi laik sistemin
Hak, adalet ve özgürlük, özü tevhid dininin
Fesad, zulüm, fahşa, münker, ilkesi laiklerin
Muslih, âdil, emin olmak ve ma’ruf, mü’minlerin
Tağutların tüm güçleri, toplu, tanklı, tüfekli
Müminlerin göğüsleri, iman dolu yürekli
Zalimlerin işkencesi, yıldırmaz mü’minleri
“La ilahe illallah”la yıkılır düzenleri
Biz korkmayız, zalimlerin, en güçlü silahından
Hiç bir tehdit ayıramaz, mü’mini Kur’an’ından
İbrahîmî tavırla biz, Nemrud’lardan korkmadan
Adaleti ve Tevhid’i haykırırız her zaman
Bilsinler ki biz yılmayız, zalimin baskısından
Baskı, zulüm yapsalar da, ayrılmayız imandan
Biz Allah’ın yolundayız, bıkmayız, yorulmayız
İlkeliyiz, onurluyuz, tavize savrulmayız
Mehmet PAMAK
Her dörtlükten sonra okunacak nakarat:
Hep Kur’an’a davet edip, tevhidde buluşalım
“La ilahe illallah”la, imana ulaşalım
Gel kardeşim tevhide de, gel kardeşim tevhide
“Lailahe illallah” de, “Lailahe illallah”