Ana Sayfa / Mehmet Pamak / Şiir / Hicrette Hissettiklerim (Şiir)

Hicrette Hissettiklerim (Şiir)

Almanya’da muhacir olduğum süreçte ikamet ettiğim Duisburg şehrinde, 25 Mayıs 2000 tarihinde, hicret üzerine yoğunlaşan duygularımı ve o ortamda hissettiklerimi şiir formunda ifade etmeye çalışmıştım. İşte bu şiirimi, yazılışından 20 yıl sonra, 27 Temmuz 2020 günü sizlere okuyorum.

 

HiCRETTE HİSSETTİKLERİM -1-

Hidayete erer, İslam’a girersin

Yaratan ve emreden Allah’a

Kendini teslim edersin.

Geç kalmış olmanın heyecanıyla

Rabbinin emrini, bir an önce öğrenip yaşamak istersin.

Ve hemen harekete geçersin

      Başlarsın Kur’an ve sünnetten

         İslam’ı öğrenmeye ve yaşamaya

                merhametle yönelirsin

                           başkalarına da taşımaya.

                   

Allah rızası için

İslami eğitim

          davet ve şahidlik amacıyla

                                 düşersin yollara.

 

“Ben geç kaldım” diye üzülür

Başkaları geç kalmasın istersin, hidayete

Her yöntemi kullanarak tebliğ edersin

Riayet ederek, hikmete ve hakikate

Kurtarıcı mesajı yaymak için herkese

Adeta çırpınırsın, davet için Kur’an’a

           Ve yoğunlaşırsın

                       Kur’an ile büyük cihada.

 

Haksızlıklar, zulümler yaygınlaşır

Mazlumlar çoğalır

İslami kimliğin gereğince, bunlara kayıtsız kalamazsın

Dâvetin yanında, bir de insan hakları mücadelesi başlatırsın

Meydanlarda

     mahkemelerde

          karakollarda

                hak ve adaleti savunur

                       zulmü ifşa ve tel’in edersin

                                       hemen her alanda.

            Zalim kim olursa olsun karşısında durursun

                   Mazlum kim olursa olsun, hakkını savunursun

                           Ve sürekli bir çaba içinde geçer günlerin

                                     Hak, adalet ve tevhid yolunda.

 

Hemen davalar açıp mahkûm etmek isterler

sürekli bir baskıyla

sindirmek, yıldırmak isterler.

Zaman zaman tehdit ederler

Faili meçhul cinayetleri hatırlatıp

korkutmak isterler.

Ve başlar, arkası kesilmeyen mahkemeler

     saatler süren ve sonra her biri bir kitap olan

                                                                      savunmalar

   sistemin zulüm, fesad ve şirkini bir daha ifşa ettiğin

                              savunma görünümlü hesap sormalar                           

   böylece, onlar seni, sen onların sistemini yargılarsın

                                                        yıllarca sürer duruşmalar

                                 ertelenip birikir ve on yılı aşar cezalar…

 

 Öyle bir an gelir ki

    artık mesajı yaymana mani olmak

                                                           tutuklamak

   ve Hakkı haykıran sesini tamamen susturmak isterler.

                                                                                                

Bütün bu süreçlerde

Gelişini hissedersin

Anlarsın

Adım adım yaklaşırsın ona

Adeta yudum yudum içersin

hicreti

ve yaşamaya başlarsın

tam anlamıyla

gurbeti.

 

Hakkı söylediğin için

muhacir olduğunda

Arkandan saldırıya geçer

Ve linç başlatır, malûm ekranlar ve gazeteler

İhanetle suçlayıp kin kusar, manşetler

Bu lince, susarak ya da bizzat destek olarak katılır

sözde insan hakkı savunucusu solcular, liberaller

ve görünmez olur, yıllarca haklarını savunduğun kesimler

Muhafazakârlar, çoğu Müslümanlar susar

Hatta onlardan bazıları

Lince katılıp seni suçlar

Sana yapılan zulme karşı duran

tek yazar çıkmaz

Daha önce hakkını savunduğun

yazarlar, gazeteler bile tek satır yazmaz

Nedense, böyle zamanda pek bulunmaz

Adaleti savunan

Ve Haktan yana tavır alan.

 

Aslında, onlar da

Bâtıla karıştırmadan saf hakkı savunduğun

Sistemi eleştirip konforlarını bozduğun

Ve Hak ile bâtılı ayrıştırıp

kendilerini açığa düşürdüğün için

rahatsızdırlar.

Hatta kurucu başkanı olduğun insan hakları derneği bile

Bırak hakkını savunmayı

seninle bir ilişkisi olmadığını açıklar.

 

“Bu kadar da olmaz, olamaz” dersin

Kendini, terk edilmiş hissedersin

Ve sen tüm bunların karşısında  

Derin düşüncelere girersin

“bu da imtihanın bir parçası” dersin

Büyük bir hüzün içinde olsan da

Metanetle, sineye çekersin.

 

Evet, Allah yolunda

Muhacir olduğunda

Tâ uzaklarda

Gurbetin tam kucağında

Önce, bu tür duygular ve düşünceler kuşatır seni

Yapayalnız hissedersin kendini

bir başka diyarda

ve bilirsin ki

yalnız Allah vardır yanında.

 

Terk edersin tüm sevdiklerini

eşini

   dostunu

             aileni

halkını, kardeşlerini

evini ve ülkeni

Ve tercih edersin

en büyük, en yüce sevgiyi

uğrunda feda ederek her şeyi.

 

Her şeyden fazla seversin

Allah’ı

Rasûlü’nü

ve Allah yolunda hizmeti

Nihayet yaşarsın sen

özlemle yoğrulmuş gurbeti.

 

Ancak Allah’tan beklersin

ecrini

        ücretini

Hamd edip şükredersin

“bu benim imtihanım” dersin

direnip

         sabredersin.

 

  

HiCRETTE HİSSETTİKLERİM -2-

 Artık bir muhacirsin

Önce kendini yalnız hissedersin

Ama sana sahip çıkıp

Ensar olur kardeşlerin

bu yabancı diyarda.

Yeni birliktelikler

ve yeni hizmetler gelişir

Allah yolunda.

 

Hicretin bereketiyle

Rabb’inden gelen

Yepyeni lütufları yaşarsın.

Yeni dostlarla, kardeşlerle kucaklaşırsın

yabancı ülkelerde.

Ve yeni sevgiler üretirsin

hicretin manevi atmosferinde.

 

Sen hicreti, gurbeti yaşarsın

sılada bekler çocukların

sığınarak Allah’a

Ana kucağında

ve sensiz kalan ocağında

buram buram özlem tüterler.

Evinin bahçesinde, balkonunda

her gün cıvıldayan serçeler

artık daha bir yanık ve buruk öterler.

 

Gurbet bu

Çoğu kez yalnız geçer zamanın

Duygu yüklü olur

neredeyse her anın.

Ve hep yollardadır gözlerin.

Her gün daha da artar

sıla özlemin.

   

Ararsın her yanda

sevdiklerini

      dostlarını

         çocuklarını

                 aileni

Özlem duyguları sarar

yorgun kalbini

Uzaklara, tâ uzaklara taşır

kuşatır seni

Zaman zaman fırtınaya çeviren

hasret rüzgârları eser

doldurur gönülleri

Ve bu rüzgârla kanatlanır

sevgi gemisinin tüm yelkenleri.

 

Hicret coğrafyasında

gurbet okyanusunda

sevgi gemisi yol alır sürekli.

Bu gemiye kaptan olursun

yanık yürekli.

Durmadan gidersin bu gemiyle

    tâ uzaklara

         çok uzaklardan

Bir kanat gibi açılan yelkenleriyle

     hız alırsın

          özlem rüzgârlarından.

 

Güç kaybeder

zorlanırsın kimi zaman

Hasret yükünün ağır bastığı an.

Şartlar ağırlaşır

zorlaşır

Azgın dalgalarla boğuşur

ve yorgun düşersin.

Özlemle için için yanarsın

sükût yuva kurar dudaklarına

ağlarsın.

  

Çok uzaktaki çocukların

sıkıntılar ve sorunlar yaşar

Ulaşmak, sorunlarını çözmek istersin

Ama ulaşamazsın

Uyku uyuyamazsın, dertlenip üzülürsün

Çaresizlikten yüreğin sızlar

Gözyaşlarına mani olamazsın.

 

Nihayet bir umut limanına sığınır

sakinleşir, güç toplarsın.

Ve yeni umutlar yüklenirsin bu limandan.

Sürekli beslenirsin

sevginin, imanın, o tertemiz pınarından.

Ve dünyaya yeniden doğarsın

Tekrar düşersin yollara

Dalgalar zorlu, yükün ağır olsa da

Hizmete talip olursun yeni bir aşkla

Hürriyet

       Adalet

               tevhid yolunda.

 

Bu yolda ödediğin bedeller

ve çektiğin özlemler

akıttığın gözyaşı, döktüğün ter

güç verir sevgiden kanatlarına

Uçarak ulaşmak istersin

ailene, yakınlarına

ve bütün dostlara

Sevgini, selamını yollarsın

en uzaklara.

  

İşte bu sevginin

imanın

ve özlemin yoğunluğunda

bulursun kendini gurbetin kucağında

Hicreti

      hasreti

           hikmeti

                rahmete vesile pek çok zahmeti

imtihan içinde imtihanı

      burukluğu

                 hüznü

                      giryânı

                  hepsini bir arada

     tüm boyutlarıyla yaşarsın orada.

 

Bütün bunlar

Rabb’in için olursa

Ve sevginin zirvesiyle yönelirsen Allah’a

Daha büyük bir istekle

bağlanırsın sen O’na.

Yetersiz bulursun hatta

ödenen tüm bedelleri

Allah yolunda.

 

Ve

Büyük bir haz duyarsın

Allah için çektiklerinden.

Bu haz hiç bitmesin dersin

ve hizmet arzusuyla yarışmak istersin

Mücadelede

      hayırda

              ve daha çok

                     daha çok fedakârlıkta.

Ölüm gelip çatmadan

Koşmak

     koşmak istersin

              hiç durmadan

                         yorulmadan

                                     ve yılmadan.

  

Güzel örneğimiz Rasûlullah ve ashabının çektiklerini

Çok daha zor şartlarda gerçekleşen hicretlerini

Ödedikleri büyük bedelleri

gördükleri ağır işkenceleri

işkence altında şehid edilenleri

hatırlarsın.

Kendi ödediğin bedellerin

onların çektiklerinin yanında çok az olduğunu düşünür

büyük mahcubiyet içinde

başını öne eğersin.

Onlara büyük saygı, sevgi ve özlemle dua edersin.

 

Her gün biraz daha ölüme yaklaşan ömrünü

dolu dolu yaşamak istersin

Allah uğrunda.

O’nun rızasına uygun olursa

yaptığın her fedakârlıkla

yeniden dirilirsin

Allah yolunda.

 

Ödediğin bedellerle

yaşadığın hicretle

öne çıkar, sorgulama ve tefekkürün

Yoğunlaşır öz eleştirin.

Daha da gelişir, olgunlaşır düşüncelerin

Ülkende ve çevrende,

      sorunlar ağırlaşır

          zulümat koyulaşır

               zaman süratle akar

                  saçların, sakalların

                       daha çabuk aklaşır

Ve ömrün

    kaçınılmaz sona

            biraz daha yaklaşır.

  

Sen

   bunları anlarsın

                hissedersin.

Allah’tan geldiğini

    ve O’na döneceğini

        bilirsin.

Yaratılış amacını

kulluğu, imtihanı düşünür

dua ile Allah’a sığınırsın

sabır ve namazla yardımını istersin.

 

Vakit gelip çatmadan

Dünya güneşin batmadan

Ahiret azığını arttırmak bakımından

acelen vardır

Kısacık ömrün bitmeden

Umudunu hiç kaybetmeden

Bir an önce

daha çok “sâlih amel”le

rahmetini kazanmak istersin Rahman’ın

Kulluğunu sunarsın

        ve rızasını umarsın

                          Yüce Allah’ın.

İlginizi çekebilir

Ümmet Neden Bu Hâle Düştü ve Nasıl Kurtulur?

Ardına düşülünce, birçok uydurma ilahın Mahrum kalındı tabi, yardımından Allah’ın 

Bir yanıt yazın