Almanya’da muhacir olduğum süreçte ikamet ettiğim Duisburg şehrinde, 25 Mayıs 2000 tarihinde, hicret üzerine yoğunlaşan duygularımı ve o ortamda hissettiklerimi şiir formunda ifade etmeye çalışmıştım. İşte bu şiirimi, yazılışından 20 yıl sonra, 27 Temmuz 2020 günü sizlere okuyorum.
HiCRETTE HİSSETTİKLERİM -1-
Hidayete erer, İslam’a girersin
Yaratan ve emreden Allah’a
Kendini teslim edersin.
Geç kalmış olmanın heyecanıyla
Rabbinin emrini, bir an önce öğrenip yaşamak istersin.
Ve hemen harekete geçersin
Başlarsın Kur’an ve sünnetten
İslam’ı öğrenmeye ve yaşamaya
merhametle yönelirsin
başkalarına da taşımaya.
Allah rızası için
İslami eğitim
davet ve şahidlik amacıyla
düşersin yollara.
“Ben geç kaldım” diye üzülür
Başkaları geç kalmasın istersin, hidayete
Her yöntemi kullanarak tebliğ edersin
Riayet ederek, hikmete ve hakikate
Kurtarıcı mesajı yaymak için herkese
Adeta çırpınırsın, davet için Kur’an’a
Ve yoğunlaşırsın
Kur’an ile büyük cihada.
Haksızlıklar, zulümler yaygınlaşır
Mazlumlar çoğalır
İslami kimliğin gereğince, bunlara kayıtsız kalamazsın
Dâvetin yanında, bir de insan hakları mücadelesi başlatırsın
Meydanlarda
mahkemelerde
karakollarda
hak ve adaleti savunur
zulmü ifşa ve tel’in edersin
hemen her alanda.
Zalim kim olursa olsun karşısında durursun
Mazlum kim olursa olsun, hakkını savunursun
Ve sürekli bir çaba içinde geçer günlerin
Hak, adalet ve tevhid yolunda.
Hemen davalar açıp mahkûm etmek isterler
sürekli bir baskıyla
sindirmek, yıldırmak isterler.
Zaman zaman tehdit ederler
Faili meçhul cinayetleri hatırlatıp
korkutmak isterler.
Ve başlar, arkası kesilmeyen mahkemeler
saatler süren ve sonra her biri bir kitap olan
savunmalar
sistemin zulüm, fesad ve şirkini bir daha ifşa ettiğin
savunma görünümlü hesap sormalar
böylece, onlar seni, sen onların sistemini yargılarsın
yıllarca sürer duruşmalar
ertelenip birikir ve on yılı aşar cezalar…
Öyle bir an gelir ki
artık mesajı yaymana mani olmak
tutuklamak
ve Hakkı haykıran sesini tamamen susturmak isterler.
Bütün bu süreçlerde
Gelişini hissedersin
Anlarsın
Adım adım yaklaşırsın ona
Adeta yudum yudum içersin
hicreti
ve yaşamaya başlarsın
tam anlamıyla
gurbeti.
Hakkı söylediğin için
muhacir olduğunda
Arkandan saldırıya geçer
Ve linç başlatır, malûm ekranlar ve gazeteler
İhanetle suçlayıp kin kusar, manşetler
Bu lince, susarak ya da bizzat destek olarak katılır
sözde insan hakkı savunucusu solcular, liberaller
ve görünmez olur, yıllarca haklarını savunduğun kesimler
Muhafazakârlar, çoğu Müslümanlar susar
Hatta onlardan bazıları
Lince katılıp seni suçlar
Sana yapılan zulme karşı duran
tek yazar çıkmaz
Daha önce hakkını savunduğun
yazarlar, gazeteler bile tek satır yazmaz
Nedense, böyle zamanda pek bulunmaz
Adaleti savunan
Ve Haktan yana tavır alan.
Aslında, onlar da
Bâtıla karıştırmadan saf hakkı savunduğun
Sistemi eleştirip konforlarını bozduğun
Ve Hak ile bâtılı ayrıştırıp
kendilerini açığa düşürdüğün için
rahatsızdırlar.
Hatta kurucu başkanı olduğun insan hakları derneği bile
Bırak hakkını savunmayı
seninle bir ilişkisi olmadığını açıklar.
“Bu kadar da olmaz, olamaz” dersin
Kendini, terk edilmiş hissedersin
Ve sen tüm bunların karşısında
Derin düşüncelere girersin
“bu da imtihanın bir parçası” dersin
Büyük bir hüzün içinde olsan da
Metanetle, sineye çekersin.
Evet, Allah yolunda
Muhacir olduğunda
Tâ uzaklarda
Gurbetin tam kucağında
Önce, bu tür duygular ve düşünceler kuşatır seni
Yapayalnız hissedersin kendini
bir başka diyarda
ve bilirsin ki
yalnız Allah vardır yanında.
Terk edersin tüm sevdiklerini
eşini
dostunu
aileni
halkını, kardeşlerini
evini ve ülkeni
Ve tercih edersin
en büyük, en yüce sevgiyi
uğrunda feda ederek her şeyi.
Her şeyden fazla seversin
Allah’ı
Rasûlü’nü
ve Allah yolunda hizmeti
Nihayet yaşarsın sen
özlemle yoğrulmuş gurbeti.
Ancak Allah’tan beklersin
ecrini
ücretini
Hamd edip şükredersin
“bu benim imtihanım” dersin
direnip
sabredersin.
HiCRETTE HİSSETTİKLERİM -2-
Artık bir muhacirsin
Önce kendini yalnız hissedersin
Ama sana sahip çıkıp
Ensar olur kardeşlerin
bu yabancı diyarda.
Yeni birliktelikler
ve yeni hizmetler gelişir
Allah yolunda.
Hicretin bereketiyle
Rabb’inden gelen
Yepyeni lütufları yaşarsın.
Yeni dostlarla, kardeşlerle kucaklaşırsın
yabancı ülkelerde.
Ve yeni sevgiler üretirsin
hicretin manevi atmosferinde.
Sen hicreti, gurbeti yaşarsın
sılada bekler çocukların
sığınarak Allah’a
Ana kucağında
ve sensiz kalan ocağında
buram buram özlem tüterler.
Evinin bahçesinde, balkonunda
her gün cıvıldayan serçeler
artık daha bir yanık ve buruk öterler.
Gurbet bu
Çoğu kez yalnız geçer zamanın
Duygu yüklü olur
neredeyse her anın.
Ve hep yollardadır gözlerin.
Her gün daha da artar
sıla özlemin.
Ararsın her yanda
sevdiklerini
dostlarını
çocuklarını
aileni
Özlem duyguları sarar
yorgun kalbini
Uzaklara, tâ uzaklara taşır
kuşatır seni
Zaman zaman fırtınaya çeviren
hasret rüzgârları eser
doldurur gönülleri
Ve bu rüzgârla kanatlanır
sevgi gemisinin tüm yelkenleri.
Hicret coğrafyasında
gurbet okyanusunda
sevgi gemisi yol alır sürekli.
Bu gemiye kaptan olursun
yanık yürekli.
Durmadan gidersin bu gemiyle
tâ uzaklara
çok uzaklardan
Bir kanat gibi açılan yelkenleriyle
hız alırsın
özlem rüzgârlarından.
Güç kaybeder
zorlanırsın kimi zaman
Hasret yükünün ağır bastığı an.
Şartlar ağırlaşır
zorlaşır
Azgın dalgalarla boğuşur
ve yorgun düşersin.
Özlemle için için yanarsın
sükût yuva kurar dudaklarına
ağlarsın.
Çok uzaktaki çocukların
sıkıntılar ve sorunlar yaşar
Ulaşmak, sorunlarını çözmek istersin
Ama ulaşamazsın
Uyku uyuyamazsın, dertlenip üzülürsün
Çaresizlikten yüreğin sızlar
Gözyaşlarına mani olamazsın.
Nihayet bir umut limanına sığınır
sakinleşir, güç toplarsın.
Ve yeni umutlar yüklenirsin bu limandan.
Sürekli beslenirsin
sevginin, imanın, o tertemiz pınarından.
Ve dünyaya yeniden doğarsın
Tekrar düşersin yollara
Dalgalar zorlu, yükün ağır olsa da
Hizmete talip olursun yeni bir aşkla
Hürriyet
Adalet
tevhid yolunda.
Bu yolda ödediğin bedeller
ve çektiğin özlemler
akıttığın gözyaşı, döktüğün ter
güç verir sevgiden kanatlarına
Uçarak ulaşmak istersin
ailene, yakınlarına
ve bütün dostlara
Sevgini, selamını yollarsın
en uzaklara.
İşte bu sevginin
imanın
ve özlemin yoğunluğunda
bulursun kendini gurbetin kucağında
Hicreti
hasreti
hikmeti
rahmete vesile pek çok zahmeti
imtihan içinde imtihanı
burukluğu
hüznü
giryânı
hepsini bir arada
tüm boyutlarıyla yaşarsın orada.
Bütün bunlar
Rabb’in için olursa
Ve sevginin zirvesiyle yönelirsen Allah’a
Daha büyük bir istekle
bağlanırsın sen O’na.
Yetersiz bulursun hatta
ödenen tüm bedelleri
Allah yolunda.
Ve
Büyük bir haz duyarsın
Allah için çektiklerinden.
Bu haz hiç bitmesin dersin
ve hizmet arzusuyla yarışmak istersin
Mücadelede
hayırda
ve daha çok
daha çok fedakârlıkta.
Ölüm gelip çatmadan
Koşmak
koşmak istersin
hiç durmadan
yorulmadan
ve yılmadan.
Güzel örneğimiz Rasûlullah ve ashabının çektiklerini
Çok daha zor şartlarda gerçekleşen hicretlerini
Ödedikleri büyük bedelleri
gördükleri ağır işkenceleri
işkence altında şehid edilenleri
hatırlarsın.
Kendi ödediğin bedellerin
onların çektiklerinin yanında çok az olduğunu düşünür
büyük mahcubiyet içinde
başını öne eğersin.
Onlara büyük saygı, sevgi ve özlemle dua edersin.
Her gün biraz daha ölüme yaklaşan ömrünü
dolu dolu yaşamak istersin
Allah uğrunda.
O’nun rızasına uygun olursa
yaptığın her fedakârlıkla
yeniden dirilirsin
Allah yolunda.
Ödediğin bedellerle
yaşadığın hicretle
öne çıkar, sorgulama ve tefekkürün
Yoğunlaşır öz eleştirin.
Daha da gelişir, olgunlaşır düşüncelerin
Ülkende ve çevrende,
sorunlar ağırlaşır
zulümat koyulaşır
zaman süratle akar
saçların, sakalların
daha çabuk aklaşır
Ve ömrün
kaçınılmaz sona
biraz daha yaklaşır.
Sen
bunları anlarsın
hissedersin.
Allah’tan geldiğini
ve O’na döneceğini
bilirsin.
Yaratılış amacını
kulluğu, imtihanı düşünür
dua ile Allah’a sığınırsın
sabır ve namazla yardımını istersin.
Vakit gelip çatmadan
Dünya güneşin batmadan
Ahiret azığını arttırmak bakımından
acelen vardır
Kısacık ömrün bitmeden
Umudunu hiç kaybetmeden
Bir an önce
daha çok “sâlih amel”le
rahmetini kazanmak istersin Rahman’ın
Kulluğunu sunarsın
ve rızasını umarsın
Yüce Allah’ın.