Son dönemde bağımsız İslami çalışma gruplarına yönelik baskılar artmış bulunuyor. Son olarak İstanbul Bağcılar’da dâvet ve eğitim faaliyetleri yürüten Darul Erkam Medresesi hocaları Cihan Akman ve arkadaşlarının gece yarısı operasyonuyla evlerinden gözaltına alındı. Bu konuyla ilgili bir kamuoyu açıklamasında bulunan bir grup Müslüman yazar, yaşanan baskı ve gözaltılara tepki gösterdi.
Kamuoyu açıklamasını dikkatlerinize sunuyoruz:
Bağımsız İslâmî Çalışmalara Yönelik Baskıları Protesto Ediyoruz!
07. 04. 2017
Bağımsız İslâmî çalışmalar yapan Müslümanlara yönelik son aylardaki baskılara sürekli yenileri ekleniyor. Bugün de İstanbul Bağcılar’da İslâmî dâvet ve eğitim faaliyetleri yürüten Darul Erkam Medresesi hocalarından Cihan Akman ve 7 arkadaşı gece yarısı baskınıyla gözaltına alındılar. Son bir-iki ay içinde neredeyse her üç-beş günde bir benzer baskılarla karşılaşmak doğal hale getirildi. Daha önce, aynı medresede hocalık yapan Salim Demirel de gözaltına alınmıştı ve yaklaşık iki aydır hâlâ özgürlüğüne kavuşamadı.
Bu hocalarımızın ve arkadaşlarının suçlarının ne olduğunu kimse bilmiyor. Avukatlarının bildirdiğine göre, şu âna kadar herhangi bir suç isnat edilmiş değil. Tıpkı daha önceki haksız olarak gözaltında tutulup salıverilenler için bugüne kadar suçlarının ne olduğu hakkında hâlâ bilgi verilemediği gibi. Anlaşılıyor ki, önce sindirmek ve gözdağı vermek amaçlı gözaltı kararları veriliyor, sonra uygun suç aranıyor, ama bulunamıyor.
Fikir hürriyeti söyleminin sadece kâğıt üzerinde kaldığının peş peşe örneklerini görüyoruz. Son zamanlarda gözaltına alınan Müslümanların hiçbirisi, ne şimdi ne hayatlarının herhangi bir dönemlerinde şiddete hiçbir şekilde başvurmuş kimseler değildir.
Son bir-iki ay içinde gözaltına alınan İslâmî çalışma gruplarından bazılarını sayalım: Hizbuttahrir’den, önce iki arkadaş, sonra onlara sahip çıkan 300 civarında içinde kadınların ve çocukların da bulunduğu bir grup, Alaaddin Palevi Hoca, İLKAV’da Cuma vaazı veren Yalçın İçyer ve hutbe okuyan Hayati İsaoğlu, sonra da İLKAV başkanı Mehmet Pamak, Artvin’den Murat Aydın, Bağcılar’dan Salim Demirel ve daha niceleri. Birbirlerinden fikrî farklılıkları da olan bu müslümanların tek ortak yanı var. Tevhidî ilkeler ve nebevî yöntemle davet çalışmasını sürdürmeleri ve sisteme eklemlenmeye yanaşmamaları. Bu kesimlere yapılan haksız uygulamalar, fikir hürriyeti, bu ülkede sadece sisteme eklemlenenlere ait bir ayrıcalık mı, sorusuna haklılık kazandırıyor.
Tevhidî davet çalışmalarında ısrar edenlere revâ görülen bu baskılar, 28 Şubat geri mi dönüyor sorusunu akla getiriyor. Bu uygulamalar iktidarın inisiyatifi dâhilinde değilse, o zaman yaklaşık iki aydır devam eden bu tür haksızlıklara, neden müdâhale edilmemektedir? Bizler, bu tür haksızlıkları ve baskıları kınıyor, hâlen gözaltında bulunan kardeşlerimizin âcilen serbest bırakılmalarını bekliyoruz.
Bu tür haksızlıklara müdâhale etmeme tavrında ısrar eden iktidar yetkilileri hem Hak, hem halk karşısında sorumludurlar ve bizler bu sorumluları Rabbimize ve halkımıza şikâyet ediyoruz. Bilinmelidir ki, bağımsız tevhidî çalışmalar yürüten Müslümanları bu tür baskılar asla sindiremeyecek ve tevhidî davet çalışmaları Rabbimizin izniyle aksamadan kıyamete kadar sürecektir.
Ahmed Kalkan Ahmet Turgut Ulucak Mehmet Pamak Şükrü Hüseyinoğlu