Ey Kitab’ı indiren, bulutları yürüten ve tuğyan edip şımarmış nice büyük orduları bozguna uğratan, Vahidu’l-Kahhar olan Rabbimiz!
Yaklaşık yüz yıldır Filistin’de ve iki ayı aşkın bir süredir devam eden vahşi katliamlarla Gazze’de, şehid olan on binlerce kardeşimizi sana uğurluyoruz, senin ebedî yurduna uğurluyoruz. Şehadetlerini kabul eyle Ya Rabbi!
Allah yolunda öldürülen aziz şehidlerimizi ve bütün şehidleri, va’din üzere güzellik ve merhametle karşılayacağına inanıyoruz. Onları ahiret yurdunun bitimsiz rızıklarıyla rızıklandır Allah’ım!
Rabbimiz! Bizler zahiren şahidlik ediyoruz ki, bu kardeşlerimiz, “Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar kendilerine gelerek, ‘Düşmanlarınız sizin için büyük bir ordu topladı, artık onlardan korkun!’ dediklerinde; bu onların yalnızca imanlarını artırır ve ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.’ derler.” âyetinin gereğince Sana teslim olup Hak yolda canlarını feda ettiler.
Allah’ım! Onların şehadetlerini kabul eyle, geride kalıp bu onurlu direnişi sürdürenlere de yardımını lutfeyle.
Allah’ım!
Daha kurulurken mazlum halkların kanlarını emerek kurulan ve o gün bugündür sürekli mazlum halkların kanlarıyla beslenerek hayatiyetlerini sürdüren iki vampir devlet olan ABD ve İsrail, kana doymak bilmiyorlar. Yaklaşık 75 yıldır Filistin halkının kanını döken, yurtlarını işgal edip tarumar ederek kendi terörist yerleşimcilerine tahsis eden ve tüm İslam coğrafyasında ümmetimize vahşice saldıran bu katiller sürüsüne karşı bize yardım et, ümmetimizi bilinçlendir; yeniden, imanın izzet ve onurunu kuşanmasını nasip et ve şanlı direnişlere yönlendir.
Sürekli, iman edenlere ve zayıf düşürülmüşlere saldıran, mü’min kullarına buğz eden ve kalpleri zulümle kararan gözü dönmüşlere karşı Filistinli kardeşlerimize yardım et! O zalimlerin kalplerini ve ayaklarını, yüreği kanayan mazlumların çığlığı eşliğinde yerinden kaydır.
Ey zamanın sahibi olan ve günleri insanlar arasında döndürüp çeviren; “Size ne oluyor ki Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi bu zalim kavimden kurtar! Bize katından bir sahip, bir yardımcı gönder.’ diye feryad eden kadın, çocuk ve müstaz’aflar adına savaşmıyorsunuz?” ilâhî buyruğuyla bizleri uyaran Rabbimiz!
Biliyoruz ki, Gazze’de çoğu kadın ve çocuk olan yaklaşık 30 bin kişinin katledildiği ve bu vahşi katliamın vahşice sürdürüldüğü bugünler büyük üzüntü günlerimizdir. Bugünler duayı, yardımlaşma ve dayanışmayı, selamı ve erdemi yaygınlaştırmamız gereken günlerdir. Bugünler, yüreklerin acıyla kavrulduğu, insanın insan olmaktan utandığı, insan olma onuru taşıyanların kahrolduğu günlerdir. Bugünler gözlerde yaşın kalmadığı, feryatların yeri göğü bürüdüğü günlerdir. Bugünler, insanın insan olabilmekle, Müslümanın da imanıyla sınandığı günlerdir. Böyle bir zamanda, bizlere “kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf tutabilme”yi, Siyonist katillere ve destekçisi emperyalistlere karşı yokluk ve zorluk içinde direnen Filistin ve Gazze’deki mazlum halkın yanında durmayı, onurlu bir direnişi kahramanca sürdürüp küresel destekli katillere boyun eğmeyen mücahid kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmeyi ve İslâmî kimliği onurlu bir şekilde temsil etmeyi nasip et Allah’ım!
Bütün dünyanın gözleri önünde, katil Netanyahu’nun yönettiği ve katil Amerika’nın da desteklediği Siyonistler, her geçen gün çirkin yüzlerini ve vahşi karakterlerini çok daha iğrenç, çok daha kanlı bir şekilde ortaya çıkarıyorlar. Yıllardır, işgal ettikleri Filistin’i, hatta bütün yeryüzünü zulüm, işkence ve korkuyla kirletiyorlar. Bugün de Gazze’de çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı yüzlerce insanı her gün alçakça katlediyorlar. Aslında bu derece vahşi ve canice katliam ve soykırımlarla bütün bir insanlık aşağılanıyor. İnsanların yanı sıra şehirlere kıyılıyor, şehirler tabutluk ya da mezarlık haline getiriliyor. Zulüm ve vahşet kusan silahların her türlüsü mazlum halkların üzerinde deneniyor. Çağdaş Firavunluğa soyunan bir ordu, silahlarını, aslında insanlığın kalbine çeviriyor.
Oysa biz Kur’an’ı terk edilmiş bırakıp parçalanarak bu zillete düşmeden önce, tarihi şehidlerle ve zalimlere haddini biliren zaferlerle dolu izzetli bir ümmettik. Ve Filistin, Ortadoğu’nun kalbidir. Filistin bizim evimizin içidir, Kudüs ve Mescid-i Aksa Allah’ın yeryüzündeki ayetlerindendir. Zihin ve yürek intifadasının en gözde, en bereketli pınarıdır. Rasûllerin, salihlerin, sıddıkların, şehidlerin yurdudur. Çocukların ölüme gülerek koştuğu, bütün vücudu bombayla yıkılan evinin enkazı altındayken ve yüzü toprakla örtülü olduğu halde enkazdan ilk kurtulan şahadet parmağını kaldırıp tevhid kelimesini haykıran adanmış çocukların yetiştiği bir mekteptir. Bu adanmış mü’minler ve kahraman direnişin sembolü “Ebu Ebeyde”ler, tekerlekli sandalyesindeki felçli haliyle bile terörist İsrail’i korkutan ve terörist Siyonistlerin korkudan yanına yaklaşamayıp ancak helikopterden attıkları füzeyle şehid edebildikleri Şeyh Ahmed Yasin’in öğrencileridir.
Ya Rab!
O yurdun daha fazla kirletilmemesi için, Gazze’de direnen bu onurlu Müslümanlara yardım et, bize ve tüm dünya Müslümanlarına da bu güzel örneklerin vesilesiyle uyanış, kararlılık ve şehadet bilinci nasib et!
Gazzeli onurlu Müslümanların bir daha ispat ettikleri üzere, zalimler, katiller, emperyalistler bilsinler ki, biz hayatın ta kendisiyiz. Biz vurup kırmakla, öldürülmekle bitmeyiz. Yok edilemez, tüketilemez, sindirilemez, yıldırılamaz bir imanın ve şehid kanlarının bereketiyle, her türlü zulme karşı sürekli yeniden doğarız. Bizi İslam’ın şeref ve aydınlık bahşeden yolundan, bizi şâhidlerin, şehidlerin yolundan asla ayırma Allah’ım!
Ve siz ey katiller, ey Siyonist teröristler, ey lanetle özdeş olanlar! Ey Rasûllerin katilleri! Ey şeytanın dostları! Ey eli kanlı emperyalist devletler! Ey İsrail’e terör devleti dedikleri halde, on yıllardır en büyük destekleri vermeyi sürdüren ikiyüzlü bölge ülkeleri!
Biliniz ki, sizin gibi İslam’dan uzak ve size işbirlikçilik yapacak batıl kesimler bulunsa da özde Filistin ve bugün Gazze, imanın, cihadın, direnişin ocağıdır. Hakk’a imanla sürdürülen mücadelede hiç bitmeyen bir azmin, Hak yolda mücadele davasında sadakatin ve istikameti korumada tavizsizlikle Allah’a sürekli bir teslimiyetin öğretildiği mekteptir. Bunu siz de duyun. Bunu güneş, gün, gece duysun. Bunu nehirler, dağlar ve toprak duysun. Bunu, başını kuma gömenler duysun. Bunu, dünyevileşenler, çıkarları uğruna ilke ve onurlarını az pahaya satanlar, zevk-ü sefa sürmekte ısrar edenler ve katillerle aynı kaptan yiyenler duysun. Bunu, ikiyüzlü Avrupa ve katillerin hamiliğini yapan Amerika duysun!
Bunu, emperyalistlerle ve Siyonist terörist İsrail ile işbirliği yapmaktan utanmayanlar ve siyâsî çıkarları uğruna ahlâkî ilkelerini yiyenler duysun! Bunu bu kadar vahşete ve katliama rağmen hâlâ Siyonist İsrail’e Türkiye limanlarından çelik, petrol, gıda gibi malları ihraç etmekten utanmayanlar duysun! Bunu, katil Siyonist teröristlere istihbarat desteği veren ve kalkan olan Kürecik üssünü 2012 yılında açanlar ve hâlâ da kapatmayıp aynı desteği vermeyi sürdüren zalimler duysun! Bunu, İncirlik başta olmak üzere İsrail’e destekte de kullanılan Türkiye’deki çok sayıda ABD ve NATO üs ve tesisini kapatmayıp bu desteği ahlaksızca bir ikiyüzlülükle sürdürenler duysun! Bunu, bütün bu gerçeğe rağmen hâlâ AKP’ye desteğini ilkesizce sürdüren ve akıdevî ilkelerini uydurdukları maslahatlar uğruna az pahaya satan eski tevhidî uyanış süreci mensupları, grupları ve öncüleri duysun!
Acı bir gerçek şudur ki, Türkiye’de Müslümanlar on yıllar süren kavli tevhidî davetle oluşan birikimi batıl yollarda harcayıp tükettiler, çünkü bu daveti hâl ile yapmaya sıra geldiğinde, dünyevî hesaplarla batıl sistemin batıl bir partisine destek uğruna hem de laiklik İslam ile bağdaşır iftirası ile İslam inancı üzerinde tahrifat da yaptığı ve İsrail’e çok boyutlu destekleri ısrarla sürdürdüğü halde, en temel akıdevî ilkelerini az pahaya satarak kötü bir örneklik oluşturmak suretiyle son on beş yılda büyük yozlaşmanın müsebbibi oldular. Bu kötü örneklik, yâni kâl ile daveti, hâl ile davetle ete kemiğe büründürecek bir şahidlikle destekleyememeleri, insanlar üzerinde olumsuz bir etki meydana getirerek davetin muhataplarının İslam’dan uzaklaşmasına, sekülerizmin ve deizmin yaygınlaşmasına yol açtı.
Gazze’deki Müslümanlar ise, sadece hâl ile davetle, imanlarının gereğini can feda bir mücadele ve direnişle ete kemiğe büründürüp onurlu ve güzel bir şahidlikle ispat edince, dünyada çok yaygın bir etkilenmeye ve insanların İslam’a saygı duyup araştırmaya yönelmelerine ve birçoklarının da İslam’ın nuruyla aydınlanıp iman etmelerine vesile oldular. Çünkü bu Müslümanlar, Türkiye Müslümanlarının laik ulusalcı AKP iktidarının peşine takıldıkları gibi, Filistin’de iktidar sahibi laik Arap ulusalcısı Mahmut Abbas’ın peşine takılmak yerine, Allah yolunda tavizsiz bir tevhidî şâhidlikle can feda bir mücadeleyi göze alan Gazze örnekliğini oluşturdular. Bu durum, Türkiye Müslümanlarının Gazzeli Müslümanlardan ders almaları gereken bir başka önemli vecheyi oluşturmaktadır. Türkiyeli Müslümanlar, 40 yılda ciddi bir davet örnekliği ve etkisi oluşturamaz ve hatta o birikimi bile koruyamayıp batıla doğru savrulmuş durumda iken, Gazzeli Müslümanlar iki ayda çok daha büyük bir etkiyi hem de dünya çapında hal ile davetleriyle oluşturmuşlardır.
Ancak iki ayı aşan bir zamandır bütün dünya insanlığını etkileyen ve İslam’a yönlendiren bu güzel örneklik, istikamet krizi yaşayan Türkiye Müslümanlarını, maalesef düşündürüp hallerini sorgulayarak sürüklendikleri büyük yanlıştan dönmeye hâlâ yönlendirebilmiş değildir. Tam tersine, bu süreçte bile neredeyse bütün eski tevhidî gruplar ve öncüleri AKP ve Erdoğan’ın İsrail’e verdiği bütün desteğe rağmen, halkın biriken öfkesini dindirip gazını alma amacıyla düzenlediği Yeşilköy Hava Limanı meydanındaki mitingine hem herkesi katılmaya çağırdılar hem de utanmadan kendileri de katılıp tağutî devletin ulusal bayrakları altında bir de Mustafa Kemal’e saygı duruşu tapınmasına katılmak konumunda bulundular.
Rabbimiz! İsrail’e çok boyutlu desteğini hâlâ sürdüren Türkiye hükümeti ve destekçileri dâhil, doğrudan ya da dolaylı olarak Gazzeli çocukların, masum sivillerin, kadınların ve Senin yolunda savaşan mücahidlerin kanına eli bulaşmış olan bütün bu kesimleri Sana şikâyet ediyoruz ve Senin rızan için onlardan beri olduğumuzu bir daha beyan ediyoruz.
Ya Rabbi!
Sesimizin dalga dalga güçlenip yayılmasına ve terörist siyonistler ile işbirlikçilerinden oluşan düşmanı boğmasına izin ver! Ki, uyuyanlar uyansın, oturanlar yürüsün, yürüyenler koşsun! Ve düşsün zilletin karanlık örtüsü üzerimizden!
İşte, Filistinliler her şeye rağmen haykırıyor. El-Aksa’nın yiğitleri, El-Halil’in şehidleri haykırıyor. Çocuk yaşta öldürülen Muhammed’ler, Ahmed Yasin’ler, Musavi’ler, Fethi Şikaki’ler haykırıyor. Gazze’nin şehid edilen on binlerce kadın, çocuk mazlum halkı ve Kassam’ın şehid olan kahraman mücahidleri haykırıyor: Biz diriyiz, biz hayatın ta kendisiyiz. Delilimiz de Hakkı savunurken, Rabbimizin hükmü hâkim olsun diye cihad ederken, Allah’ın ayetlerini okurken, Allah’ın mescidlerinde namaz kılarken akıtılan kanlarımızdır.
İşte bunları haykıran şehidlerimiz, Rabbimizin “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin; hayır onlar diridirler…” (Bakara, 154) hükmü gereğince Allah katında ikramlara muhatap olmaktadırlar.
Ey Filistin! Ey iman ve onur intifadasının mektebi!
Ey şehidlerin yurdu! Belki şimdi senin kalbine hüzün doluyor; fakat Allah elbette nurunu tamamlayacaktır!
Ey Şeyh Ahmed Yasin! Ey Filistinli çocuk! Ey Zeynep gibi haykıran Filistinli kadın! Ey hıçkırıklara boğulmuş genç kız! Ey onuru kuşanmış ve teslimiyeti reddetmiş Filistinli, Gazzeli yiğit! Senin için, sizin için çarpmayan kalplere yazıklar olsun! Sizin için duaya durmayan ellere ve yüreklere, destek için harekete geçmeyen tüm uzuvlara yazıklar olsun!
Gelenekte, cenaze namazına katılanlara, “Mevtaya hakkınızı helal eder misiniz?” diye sorulur. Gazzeli şehidlerin ardından bizim kendimize sormamız gereken soru ise şu olmalıdır: “Aziz şehidlerimiz, bize haklarını helal ederler mi acaba?” Yoksa Şeyh Ahmed Yasin’in, ümmeti Allah’a şikayet ettiği mektubundaki haklı sebeplerle, bize haklarını helal etmezler ise vay halimize, vay bize, vay ümmetimize?
Rabbimiz!
Şeyh Yasin ve Gazze’de şehid olanlar başta olmak üzere, bütün şehidlerimizin haklarının bize helal olmasına vesile olacak şekilde çabalar göstermeyi ve sorumluluklarımızı onurlu bir biçimde yerine getirmeyi nasip et!
Ey Filistin ve ey Gazze! Sözünü söyle! Akıtılmış kanını, ruhsuz yöneticilerin, işbirlikçilerin, döneklerin, vurdumduymaz Müslümanların, seyirci kalanların yüzüne saç!
Sözünü söyle ey şehidlerin yurdu, sözünü söyle ey Ahmed Yasin!
“Neredesiniz ey Araplar ve diğer bölge halkları, ey Müslümanlar, ey henüz insanlığını büsbütün yitirmemiş olanlar, neredesiniz?” de! “Petrolünüz ve servetiniz nerede? Nerede ordularınız? Zilleti ve korkaklığı sürdürerek ne zamana kadar kanımızı içeceksiniz? Artık yeter!” diye haykır!
Ey Rabbimiz! Ey Ka’be’nin, Hayber’in, Kudüs’ün Rabbi!
Ayetlerini yalanlayan, Rasûllerini öldüren, yeryüzüne fitne ve fesadı yayan kimseler dünyaya egemen olmuşlar. Bize yardım et, dualarımızı karşılıksız bırakma! Bizi silkele, bizi arındır. Bizi uyananlardan, adananlardan eyle! Gazze’nin, o günahsız bebeklerine ve en zor şartlarda direnen mazlum halkına ve kahraman mücahidlerine, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın zayıf ve yalnız bırakılmış muhafızlarına ve her Cuma Siyonist teröristler tarafından Aksa’ya sokulmayıp darp edilen mazlum Kudüs halkına dualarımızı ulaştır!
Ey Rabbimiz!
Üzerimize sabır yağdır.
Ayaklarımızı kaydırma, bizi dünyevileşme zilletinden, şehadet bilincinin ve adanmışlığın izzetine ulaştır, bunun için bize tevhidî bir iman ve senin yolunda cihad için güç ve kuvvet ver.
Ellerimizi ve yüreklerimizi birleştir. Küresel küfre, küresel emperyalizme karşı, küresel bir itirazı yükseltmeyi ve küresel intifada ile direnmeyi nasip et.
Bize senin kutlu taraftarlarından olmayı, Peygamberimize layık ümmeti yeniden inşa etmeyi ve aziz şehidlerimizin onurlu mücadelesini sürdürmeyi nasip et!
Allah’ım (c)!
Gazze’deki kardeşlerimizin tevhidî imanını güçlendir, Hak yoldaki mücadelelerinde sabır ve direniş azmini arttır, onlara yardımını gönder, bizlere de yardımcıları olmayı nasip et. Kardeşlerimizi muhafaza eyle, siyonist teröristlere ve destekçileri olan emperyalistlere karşı muzaffer eyle, siyonist katilleri ve destekçilerini zelil bir mağlubiyetle kahreyle.
Allah’ım (c)!
Sırat-ı müstakiminde, ayaklarımızı sabit kıl. Zalimlerin ve vahşet kusan silahlarının ürettikleri korkulara karşı yüreklerimize sekinetini indir. Hak, adalet, hürriyet ve tevhid yolunda bedel ödemekten çekinmeyen onurlu bir direnişe yönlendir yüreklerimizi!
Kâfir ve zalim topluluğa karşı bize yardım et!
Mehmet Pamak